GÖNÜL KAPISI
Ey dost, 14 Şubata kadar daha günler çok var: Bana öyle kaş göz burup durma!
Lütfen, sözcüklerin ucunu, lastik gibi çekiştirip durdurma!
Biliyorsun bir ucu sende, bir ucu bende; çektikçe çarpar eninde sonunda dost yanımıza. (Sol)
Hadi seç içlerinde defolu olanı, 14 şubata zamanın var, dedim ya daha...
O işaretleri sunduğum arkadaşlarımın bile göremediği sözcükler var daha.
Hadi, içlerinde eğri olan birini de gözlerinle sen yakala...
Ha!
Sakın bana dudak büküp, kaşlarını öyle yay gibi gerip, şakasını dahi ne olur yapma!
Azıcık sözcüklerle gözlerimize sporlar yaptırıp duruyoruz şurada.
Onu da bana çok mu görüp duruyorsun, şu üç günlük fani dünyada?
Amacım, sözel gülüşlerle dostluklar arası köprüler kurmaktır, lütfen üzerinde daha fazla üzülüp durma.
Ne kadar ömrümüz kaldı ki şunun şurasında?
Geldik gideceğiz, Veyseller gibi ömür tükettiğimiz; uzun ince bu yollarda...
Bak gönül kapısında ne yazılmış:
" Gir içeri, ama sakın incitme!"
Olur olmaz alınıp, küserek kalplerimizi kırmayalım ne olur bu dünyada!..
Emine Pişiren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder