Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

8 Ağustos 2021 Pazar

ATEŞ SADECE YÜREKLERE DÜŞMEMİŞTİ (1)




 ATEŞ SADECE YÜREKLERE DÜŞMEMİŞTİ (1)


Kayınvalidemle tam 18 yıl birlikte aynı evde yaşamıştık. O tam bir İstanbul hanımefendisiydi. 

Anlayışlı ve onurlu.

Güzel, zarif, şık, bir o kadar da kültürlü biriydi.

 Ona "Anne" demek, onu dinlemek öyle çok hoşuma giderdi ki... Varlığı ile eksik yanımı kapatırdı.

Onunla anları paylaşmak öyle zevkliydi ki...

Hele bir masada onunla balık yiyip, buz gibi biralarımızı yudumlamak var ya, nasıl da iyi gelirdi bize... O zorlu yıllarımızın içinde en keyifli saatlerimizden biriydi, ailece bir masada olmak.

Yine bir gün bir masada yemiş, içmiştik. Duygulanmıştı. Geçmişe dair ızdıraplı bir anısını anlatınca gözlerindeki kırmızılık bana da bulaşmıştı.


" Ah kızım ah! Biz aslında böyle hamsi tava değil, kalkan balıkları, istakozlar yer, rakının hakkını veren bir aileydik.  Bugünkü gibi yetim maaşı alıp da kıt kanaat geçinecek bir aileden gelmiyoruz be kızım...

 Babam Balkanlarda, daha sonra Çanakkale'de savaşmış bir albaydı. Onun da babası, yani dedem bir Osmanlı paşasıydı. Dedem emekli olduğunda, padişah ona şu Akaretler'de sıra sıra bitişik evler var ya, işte onların mülkünü, hediye olarak dedeme vermiş. Dedem, yıllarca onların akarlarıyla altın alıp, biriktirmiş... Tabi ben henüz çok küçükmüşüm. Pek dedemi anımsamıyorum. Hatırladığım Fulyadaki konağımız ve bahçesindeki tavus kuşlarıydı...Ha bir de Mısırlı bir zenci dadımız vardı. Zaten hiç bir şehirde uzun süre yaşamadık ki...Babam asker olduğu için il il gezerdik..."


Anlattıkları karşısında ağzım bir karış açık kalmıştı. Beşiktaş'ta çift sıra halinde Maçka başlangıcına kadar uzanan o taştan iki katlı binalar, demek ki, eşimin büyük dedesine aitti!


" Anne sen ne diyorsun?! Ciddi misin?"


Hafif ama buruk bir gülüş uzatmıştı gözlerime.


" Gayet ciddiyim. Dur daha bunamadım."


Hikayenin geri kalan kısmını öyle merak ediyordum ki, onun da üzülmesini hiç istemiyordum. O gök mavisi gözlerinin akları nasıl da hemen kızarmıştı...


Emine Pişiren /Akçay

Hiç yorum yok: