Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

18 Eylül 2021 Cumartesi

DOST, ANNE, KIZI VE OĞLU

 


1.gün:

 İki bayan arkadaş bir masada hem çay içip hem sohbet ederler.

1. Kadın: Hayatım ben senin en candan dostunum. Ne zaman bana tel açıp,' gel' dersen gelirim. Bunu biliyorsun değil mi?

2. Kadın: Gülümser. Memnundur bu ilgiden. Güven duyar. ' Tabi bundan hiç şüphem yok arkadaşım. İyi ki hayatımdasın. İyi ki dostumun. Sağ ol.' der.

Aradan çok değil bir hafta geçer. 2. Kadın ameliyat olacaktır. Ameliyat sonrası birkaç gün ona refakat edecek birinin olması gerektiğini söyler hemşire hanım. Kadın buruk bir gülüş uzatır hemşireye,' Anladım. Kızım var.' der. Sesinde bir burukluk ve mahcup bir ifade vardır.

2. Kadın valiz hazırlamak için evine gider. Yatak odasındaki valize iç çamşırlarıyla, gecelik, havlu, vs katlayıp yerleştirir.

 Uzun süre sessizce gözyaşı döker. Kızını hatırlar. Onun çocukluğunu...Ve büyütürken çektiği zorlukları...Tek tek geçer gözlerinden kareler...Her acısında yanındaydı. Her mutluluğuna da...

Ya şimdi, şimdi incinmiş annelik gururunu kırsa, ona söylese gelir miydi?

Yok, yine gelmezdi. Babası kaç kez ameliyat olmuştu. Gelmiş miydi?

 En zor anlarında da gelmemişti ki kızı. Hep bir bahaneyle uzak kalmıştı evlendikten sonra...

" Çocuğum uyuyor da...Kocama sormam gerekiyor da..."

Örneğin, canı gibi sevdiği erkek kardeşi üniversitede okurken, ona telefon açmış, yardım istemiş:

" Abla sakın anne ve babama söyleme. Onlar heyecanlanır şimdi. Hemen gelmeye çalışırlar. Mesafe uzak. Allah korusun, gecenin bu saatinde yola çıkar, kaza yaparlar, diye korkuyorum. Sen yakınsın, diye seni aradım.Ben şu an hastanede yatıyorum. Akciğerime dren takıldı. Ameliyat olmam gerekirmiş. Hemşire sordu, kimsen yok mu, sana refakat edecek? Ona, var dedim, ablam var. Gelir o diye. Gelirken eşofman ve çatal kaşık getirir misin ablam?"

Tabi gitmemiş ablası. O gece onu arayıp, kardeşinin ciğerlerine dren takıldığını söylemişti. Tabi olan olmuştu. Eşinin burnundan kanlar boşalmıştı. Tansiyon 22'lere çıkmıştı.

Şimdi nasıl telefon açsındı o vefasız kızına? Zaten 4 senedir konuşmuyordu. Kırgındı, incinmişti anne kalbi...

Endişeliydi 2.kadın.  Doktorun sözleri kulaklarında çınlıyordu.

" Eğer ameliyat olmazsanız, safra kesenizdeki taş çamurlaşır. O zaman bende sizin için bir şey yapamam. Bugün yatışınızı yapalım, sabah da sizi ameliyat edeyim."

Gözlerinden sicim gibi yaşlar akmaktaydı.

Çaresizliğine çözüm arıyordu. 

Arkadaşları vardı. Ama çok uzaklardaydılar. Hepsi başka şehirdeydiler. Daha önceden haberleri olsaydı, mutlak biri gelirdi. Ama her şey öyle aniden gelişmişti ki...Şimdi korkuyordu. Tek başınaydı. Yüksek sesle inledi!

"Ah be hayat arkadaşım ah! Sen olsaydın ben böyle çaresiz olur muydu?"

Oğlu askerdeydi.

Duysa, hemen koşar gelirdi.

Buna adı gibi emindi.

Bunları düşünürken aklına bir hafta önce bir masada oturup sohbet ettiği arkadaşı aklına gelmişti. O dakika gönlüyle yüzü ışıdı. Sanki odaya gün doğmuştu. Hemen telefonu eline aldı. Umutla çevirdi numarasını.

2. Kadın:" Alo, merhaba canım. Nasılsın?"

1. Kadın: " Ah, merhaba. Sesini duydum daha iyi oldum. Sen nasılsın canım?"

2. Kadın: " Hiç sorma ve canım. İyi değilim. Ameliyat olacağım yarın sabah. Eve geldim valiz hazırlıyorum."

1. Kadın: " Aa, geçmiş olsun! Ne ameliyatı bu?"

Kadın anlatır ve ondan refakatçi olabilir mi, diye rica eder.

1. Kadın: " Hay Allah! Öyle bir zamanda aradın ki, bu imkansız canım. Malum çocuklar bendeler. Torun bakıyorum da... Senin adına çok üzüldüm şekerim. Acil şifalar diliyorum."

Der ve telefonu kapatır. 

Oysa 1. Kadın konken masasındadır. Ne çocuk, ne toruna bakıyordur. Yüzünü burar ve eli telefona gider. 

2. Kadın ise telefonu kapadığında omuzları çöküktür. Az önceki umudu da sönmüştür. Artık ne olursa olsundu...

 Hızla yerinden kalkar. Yatak odasındaki valizini alır. Evden çıkar. Aracına binip hastane yolunu tutar.

Sabah ilk ameliyata o alınır.

Ameliyat iyi geçmiştir. Odasına narkozun da etkisiyle yarı baygın sedyede getirilir. Yatağına karga tulumba tam konarken odaya biri girer:

" Lütfen annemi yavaş koyun.!"

2. Kadın hafiften gözlerini açar. Hayal mi görüyordur? 

İnanamaz!

Çünkü gelen askerdeki oğludur..!

" Canım annem benim. Geçmiş olsun! Çok şükür, bunu da  atlattın!"

Kadın yanağına sevgiyle dokunan elleri öper.

Sonra narkozun tesiriyle huzurlu bir uykuya geçer...


Emine Pişiren/ Akçay

Hiç yorum yok: