Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

18 Eylül 2021 Cumartesi

GÖRENLER ÇATLASIN..!

 


Hani şairin biri demiş ya:

" Belki de bizim kaderimiz mutsuz olmaktı! Başkaları mutlu olsun, diye..."

Çok üzülüyorum, bir masada onlarca lezzetli yiyecekler ve yedi sülale birlikte fotoğraf paylaşımlar yapan kişilere:

Tabi ki mutlu, hoş karelerini dostlarımızla paylaşıp mutluluğumuzu arttırmak isteriz.

Özellikle başarılarımızı...

Gurur duyduklarımızı...

Sevdiklerimizi ağırlamaktan, vb...

Ama bir de nispet yapar gibi; 

 " Biz çok kalabalık ve mutlu bir aileyiz. Görenler, duyanlar kıskananlar, imrenenler çatlasın, patlasın..!" 

Demezler mi?!

İşte o anlara tanık olunca üzüntü duyuyor, ardından öfke biçiyorum. 

İnanın hiç anlamıyorum sizi! 

O sözcükleri söylemekle, yazmakla paylaşmakla elinize ne geçiyor ki?

Daha fazla mutluluk mu?

Daha çok sevinç mi?

Hayır!

Siz sadece hasta egonuzu cilalıyorsunuz..!

Belki bu mutlu karelerinizdeki kalabalık ailenizle birilerini, kimilerini de imrendirip, mutsuz da ediyorsunuzdur.

Hiç bu şekilde de düşündüğünüz olmuyor mu?

Niçin üzüldüğüme gelince..?

Kısaca yazayım.

Bana yitirdiğim en sevdiklerimin _bende bırakmış olduğu o kapanmaz boşluğa, hüzün doldurup,_üzülmemi sağlıyorsunuz.

Nasıl mı?

Annem öldü

Babam öldü

Eşim öldü

Kardeşlerim öldü

Teyzelerim öldü

Dayılarım öldü

Amcalarım öldü

Halalarım öldü

Yeğenlerim öldü

Artık hayatta bir ben, bir de oğlum kaldık.

Allah bize sağlıklı ömürler versin!

Yeri gelmişken bir söz iliştireyim şuraya:

" Başkası mutsuzken kendi saadetinizden bahsetmeyiniz!"

O ağlarken gülmek, gibi bir durum bu...

Hadi, ben yaşını başını almış bireyim. Peki ya, küçük bir çocuğun, bir gencin, veya eşini çocuklarını trafik kazasında yitirmiş bireylerin böylesi bir paylaşıma denk gelse gözleri?

Sizce ne düşünür?

 Nasıl doldurabilir yüreğinde oluşan boşluğu? Nasıl silebilirsiniz yüzündeki mutsuz renkleri?

Yazar Berk Bilmez bu konuya simetrik değinmiş: Özgün metninde şöyle der:

"...Başkalarının başarısızlığından ya da talihsizliğinden keyif alma durumunu tam olarak açıklayan bir kelime ne İngilizce ne de Türkçe’ de bulunuyor. Fakat literatürde bu durumu tam olarak açıklayan Almanca bir kelime var: 

"Schadenfreude. "

Zaman zaman imrenme duygusuyla açıklanmaya çalışılan schadenfreude duygusu, yani başkalarının başına gelen kötü şeylerden hoşnut olma durumu, sebebi her ne olursa olsun sosyal açıdan kabul edilemez ve kötü niyetli bir tutum olarak görülebiliyor. 

Ancak araştırmalar gösteriyor ki, schadenfreude aslında insan gelişiminin en erken dönemlerinde oluşmaya başlıyor.

Araştırmalara göre 4 yaşındaki bir çocuk, bir diğer çocuğun çamura düşmesine gülüyor; eğer çamura düşen çocuk, kendi arkadaş grubunun oyuncaklarını bozan türde bir çocuksa, çamura düşmesini görmekten daha da fazla zevk alıyor. 7 yaşından itibaren ise çocuklar, bir oyunda berabere kalmaktansa, rakiplerinin kaybetmesi durumunda oyundan daha fazla zevk almaya başlıyorlar.

 2013 yılında yapılan en güncel araştırmalardan birinde; deney yapılır.

Çocuklar, hem ortak zevkleri olmayan hem ortak zevkleri olan kuklalarına zarar veriliyor. 

Ama çocuklar ortak olmayan kuklalara  verilen zarar hoşlarına gidiyormuş.

Bütün bu araştırmalar schadenfreude’ nın aslında kompleks bir duygu olduğunu ve çok erken yaşlarda gelişmeye başladığını bize gösteriyor."

Özellikle çocuklar çok çabuk öğrenme, bilgi edinme yetilerine sahiptir.  Siz ne verirseniz onlar onu alıp karakterlerini oluştururlar.

Sözün özü:

 Başkasının  mutsuz olduğu anlarda, kendi mutluluğunuzdan bahsetmek; o kişilerin mutsuzluğunu daha çok arttırır. 

Bu konuda biraz hassas düşünelim, lütfen!

Sağlıklı gülüşleriniz eksik olmasın yüzünüzden.


Emine Pişiren /Akçay

Hiç yorum yok: