Çocuk sorar babasına:
"Umut nedir baba?"
Baba, beş yaşındaki oğluna gözle görünmeyen, elle tutulamayan bir duyguyu nasıl anlatacağını, bir süre düşünür. Tam o sırada gözü duvardaki saate takılır. Aklına gelen düşünceyle gülümser. Oğlunun başını okşar.
" Bak oğlum, hani her sabah çalar saat çalar ya..."
Çocuk anlamak istercesine babasına başını sallar.
Baba sözlerine devam eder:
"İşte umut, o gördüğün çalar saattir oğlum."
Çocuğun irileşmiş gözleri, az önceki sorusuna yanıt almadığının ifadesiydi.
"Nasıl yanı, o saat mi Umut?"
Baba;
"Evet oğlum. Biz yarına uyanamayız diye o saati kurar ve uyuruz. Ama biz uykudayken bile hep o saatin çalmasını bekleriz. İşte umut da aynı o çalar saatin çalmasını beklemek gibidir."
Çocuk anlamıştır. Sevinçle ellerini çırpar:
" Anladım şimdi. Anladım," der.
Baba sorar:
" Ne anladın bakalım?"
Çocuk;
" Hani okula gideceğim gün, bana almaya söz verdiğin, bisiklet gibidir, babacığım?"
Baba aldığı yanıttan hoşnuttur. Çocuğunu kucağına alıp öper...öper onu...
Emine Pişiren/ Kocaeli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder