Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

27 Mayıs 2008 Salı

O BAZI ANLAR


O BAZI ANLAR…

Bazı anlarımız olur susarız. Bazı anlarımız olur konuştukça konuşur dururuz. Hele bir de dinleyen olursa karşımızda, susturabilene aşk olsun! Sabır taşı çatlar vallahi!..


Ben durmadan konuşanları dinler görünürüm çoğu kez. İlk on beş dakika dinlerim ve baktım ki, konu güzel anlatımlı tüm dikkatimi verir, katılım bile gösteririm. Değilse kafamda bir alay imgeler tur atar dururlar. Bazen ileri bazen geri sararım akıl defterimdekileri…


Yüzümde hafif gülümseme vardır. Nezaketin ardına saklandığımı bilmez çoğu kişi. Daha önceleri “off sıkıldım, başka konu yok mu?” dediğim çok olmuştur, tabi. Peki söyledim de ne oldu? Sivri dilli bir hanımeli çiçeği oluverdim. Annem “ Dilin kemiği yoktur, torba değil ki büzesin…” gibilerinden akıllar verir dururdu.


Bazen masamda sohbetin kalitesi yüksek olurdu. Bakın her biri nasıl zarif ve alçak gönüllü davranırdı.
Kimisi Chesterfield gibi övülmek isterdi ve alçak gönüllü olmayı yem olarak kullanırdı. Kimisi de kendinden söz etmeyi sevmeyen La Bruyere gibi olmayı seçerdi. Ama öyle birisi de vardı ki, gururunu önüne katıp sabrı seçerdi. Tıpkı Montaigne misali. Birde aklı ve zekasını önde yürütenler vardı “Senden iyilerine yer vermesini bilmelisin!” aynı Keble gibi…


İşte öyle anlarımda yukarıda o tür düşünen beyinlerle tadı damakta kalan sohbetler beni benden alırdı. Tıpkı Yunus’u aldığı gibi. Ne cinsiyeti vardı sohbetin ne yaşı bilinirdi. Tıpkı Hacı Bektaşi Veli’nin söylediği gibi.


“ Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde./ Hakkın gözünde her şey yerli yerinde./ Eksiklik de noksanlık ta, senin görüşlerinde…”


Genelde masa sohbetleri vazgeçilmezlerimdendir. İçinde çokça dostlar olunca, doyulur mu, konu tarih ve sevda olunca…Bazen sabahlarız bazen uyuklarız ama her nasılsa kaldığımız yerden yine başlarız. Bir fincan kahveyi dibindeki telveyle, ardından yudumlayınca. Hele ki o sohbetlerin konusu da aşk olunca!..


Eee, “aşkın gelişi aslında aklın gidişi amma…” yine de dinlemek kulağa hoş bir seda, hoş bir seda!..


Yüzünüzden sevgi dolu gülüşler eksik olmasın. Kalın sağlıkla…



Emine Pişiren/Akçay