Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

1 Mayıs 2020 Cuma

YİYECEKLERİN CİNSİYETİ NE?



Masamıza konmuş yemek tabağının içindeki yemeğin, cinsiyeti, nedir? Sorusu hiç aklımıza gelmez.
Aşçı N.Çakır Tezgin ilgimi çeken bir başlık atmış. Başlık şöyleydi:

 “Yemeğin de Cinsiyeti Olur mu?”

Tabi gel de yazıyı okuma Emine, diye iç sesimi dinleyip ivecenlikle satırlara koşturdu gözlerim. Tabi yazara saygımdan, emeğe saygımdan dolayı, özgün metninden tam alıntı yapmayacağım.

Diyor ki yazar:

“Kıtlık ve savaş zamanlarıyla dinsel oruç dönemleri insanları farklı arayışlara yönlendirdiyse de, av eti, baklagil ve tahıl gibi belli temel gıdalar başrolü daima elinde tutmuştur.”

“Dünyada insan yaşamının ilk kırıntılarının baş gösterdiği ilkçağlardan beri vücut yakıtımız olan su ve yiyecek hakkı kutsalımızdır. Milyonlarca yıldan bu yana en onulmaz kavgalar yiyecek üzerinden çıktığından, karın doyurmanın keskin sınırının hep ekmek ve su ihtiyacıyla belirlenmesi gayet doğaldır.”

“Halen de ekmeğini kazanma kaygısı “ekmek kavgası” tanımıyla temel dokunulmazımız olmaya devam etmekte. Yemeğin adı çoğu zaman ekmek kavgasına dönüşmüş ise, dünyada sayısız insan bu uğurda kan dökmeye devam ediyorsa bunun büyük bir kavga olduğunu kabul etmek durumundayız. Kadın-erkek cinsiyeti fark etmeksizin sür git tarihsel bir kavga bu.”

“Peki, uğruna bunca mücadele verilen yiyeceğin cinsiyetinden söz etmek mümkün müdür? Örneğin; fasulye ya da nohuda erkek deyip armut ve kiraza dişi diyebilir miyiz? Ya havuç, sarımsak, patates, mısır, biber…”

**
Yazarın bu satırlarını okuduktan sonra sürekli düşündüm, "en sevdiğim yemeklerin cinsiyeti nelerdir?" diye...Ve gözlerimin diasına gebelik yıllarım düşüverdi birden.
Sahi, doğum yapmadan önce ben hangi besinleri yemiştim?
 Hani 9 aylık gebeliğimizde o pikalı günlerimiz yok muydu? Türkçe anlamıyla aşermelerimizden bahsedeyim biraz, aklıma gelmişken...

 Neydi aklımı gerilere doğru  götüren?
Kimi kömür yer, kimi kireç ve toprak yiyenleri bile duymadık mı?
Bense kızımda her Allah’ın günü limon  soyar tuza banar yerdim. Ha, bir de turşucunun önünden geçmeye göreyim, vallahi beni tutabilene aşk olsun. Bir bardak acılı, ekşi, şalgam suyunun içinde kornişonları “hüpp” ederdi midem. Bir de hiç sevmediğim, yiyenlere burun kıvırdığım “kokoreç” görmeyeyim. Bir kedi gibi dikilirdim ızgara yapanın başına. Ha, bir de midye tavaya bayıla bayıla yerdim...
Acaba dişi miydi tüm yediklerim, içtiklerim?
Dişiydi demek ki, kız doğurmuştum.
Oğlum aklıma gelivermişti birden! Onu dünyaya gelmeden önce neler yemiştim?
Pasta, kremalı tatlılar, kaymaklı ekmek kadayıfı, hamur işleri, vs...Tam 55 kilodan 75 kiloya çıkmıştım.
Demek ki, doğru söylemiş büyüklerimiz:
“Ye ekşiyi al, Ayşe’yi kucağına./Ye tatlıyı al, Ali’yi kucağına...”
Ya da;
“Ye tatlıyı, doğur atlıyı./Ye ekşiyi al, Ayşe’yi.”
Siz hiç yemek yerken cinsiyetli bir yemek yediğinizi düşünür müsünüz?
Derler ya,  bir de;
“Ye tatlıyı, içme suyu yanarsın./ Ye yağlıyı, iç suyu, donarsa donsun.”
Rahmetli annem her balık yediğimizde masaya mutlaka tahin helvası koyardı. Derdi ki;
“Balığın karnınızda tatlıyla ölmesi gerekir. Yoksa balık karnınızda yüzer durur.”
Tabi hemen tahini parmaklardık. Öyle ya ya balık canlanırsa?
Çocuktuk işte, nasıl da masumane kanardık...
Sahi, kızıma hamileyken bir de sürekli et yerdim. Acaba yediğim, koyun inek, tavuk, vs türevleri dişi miydiler?
Ya oğlumda sürekli yediğim mercimek, kuru fasulye, nohut, pirinç pilavı ve şeker pare tatlısının cinsiyeti neydi?

 Eşime sorardım: "Hayatım akşama ne yemek pişireyim?"
Aldığım yanıtsa, genellikle," Kuru fasulye ile pirinç pilavı," olurdu.

"Aman yine mi, aynı yemek? Hiç de bıkmıyorsun!" derdim.

 Bunun nedenini hep düşünür dururdum.
Demek ki, annesinin gebelik pikasına bağlıydı, erkeklerin yemek tercihleri.
Siz hiç nohut ve fasulye yemeklerini yerken dişi veya erkek olduklarını, düşündünüz mü?
Şahsen ben hiç düşünmemiştim. Ama bundan sonra düşüneceğim. Çünkü, yemek yerken sadece açlığımızı bastırmayı düşünürüz. Bir de ne kadar lezzetli olup olmadığını.
Ama Maya Kliniğindeki kursiyer gebeler, doğurmak istedikleri çocuklarının cinsiyetlerini, beslenme diyetlerini uygulayarak belirledikleri deneyimlerle sabit olduğu kanıtlanmıştır.
Bir çalışma da İngiltere'de Exeter Üniversitesindeki Dr. Fiebes Mathews ve ekibi tarafından gerçekleştiriliyor.
Ekip, anne adaylarının beslenme şekli ve bebeğin cinsiyeti arasındaki ilintiyi araştırmışlar.
750 kadının gebelikten önce ve gebelik esnadındaki beslenmesini inceleyen bilim insanları, enerji desteğini fazla alan kadınların %56'sının bebeği erkek, enerji desteğini az alanların %45'inin de kız bebeği dünyaya getirdikleri tespit edilmiş.

 Aynı ekip çalışmasında görünüyor ki, sabahları kahvaltıda C, B, E vitamininden zengin besin tüketen anne adaylarının erkek bebek dünyaya getirdiklerini belirttiler.

Yazımın finalini aşçı Nurdan Çakır'ın  şu sözlerine yer verdim:
Der ki:
"İncirin erkeği (ilek inciri) vardır, halk arasında soğanın erkeği de bolca zikredilir hatta efelenen küçük oğlan çocuklarına “soğan erkeği” denir.”

Yüzüm ışıdı tabi bu tespitine. Soğan dedim de  aklıma erkeklerin en sevdiği yemekler geldi.
Kuru fasulye ve Pilav.
Yanında da turşu da olsun mu?

Emine Pişiren/Kocaeli

Hiç yorum yok: