Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

8 Nisan 2020 Çarşamba

BELKİ DE MUCİZE BİZDEDİR!



Çinliler Çin Seddini yaparken ayakları şişermiş.
İskender'in yaya askerleri km' lerce yol yürümekle ayakları su toplarmış.
Ne yaparlarmış, bilir misiniz?
Ayakkabılarına işeyip, o ayakkabıyı giyerlermiş.

Kılıç yarasını bile iyileştirdiği rivayet edilen idrarın, sarılık hastalığına tutulmuş kişilerin incirle birlikte içip iyileştikleri söylenir.
Hindistan'ın babası Ghandi'nin glakomu ve kataraktı idrarla yok ettiğini okuduğumda çok şaşırmıştım!
Tıbbın ve insanlığın şu son günlerde çaresizliğini gördükçe hep içimden şöyle düşünürdüm.

" Derdi veren Allah, dermanı da vermiştir mutlaka!" Diye...

Ve o an aklımda bir ışık çakmıştı!

" Antijen...İdrar...Antikor..!"

Bu üç sözcük kelebekler gibi belleğimde uçuşmaktaydı...

" Belki de Covit-19'un ilacını hastalanan insanlar idrarlarından atıyordu!"
...
Şimdiye kadar profları dinledik. Hem de tam 7/24 ...
Çare bulan var mı?
Hala tartışıyorlar.
Aslında  var tedavisi.
İnananlar tedavi oluyor.

Virüslerle nasıl başa çıkarız?
İlk yardımda idrarın faydaları nelerdir?
Arı, akrep soktuğunda ne yapılmalı?
İdrarın tarihçesi...vs...vs...vs...
Ve daha bir çok faydalarını; 2002 yılında Edremit Olay Gazetesinde
" Belki Günün Birinde," adlı köşemde "Çişteki Mucize," başlıklı yazımda yazmıştım.

Size bir örnekle anlatayım:

Eşim havya ile leğim yapmıştı. Havyayı soğusun, diye mutfak tezgahının üzerine koymuştu. Havya tam da benim işleneceğim alandaydı.
Unutmuşum, belki de o anda bilinçdışı bir eylemle havyayı avuçlayıp kenara koymamla çığlık attım.
Elim yanmıştı. Avuç içimden burnuma yükselen yanık et kokusu ve dumana hayretle bakıyordum. Resmen 3.derece yanıktı.
Eşim çığlığıma koşup gelmişti. Elimi yanmış görünce, " koş üzerine işe," dedi.
Dediğini yaptım.
Önce müthiş bir yanma, ardından serinlik hissettim avucumda.
 Gözlerim tam bir mucizeye tanık olmuştu, o an!
Ertesi gün avucumda ne şiş, ne de bir yanma vardı.
Bu yaşamış olduğum olay sonrası, öylesine okumuş olduğum kitabı, gözlerim adeta içerek okumuştu.
İkinci örneği Burhaniye'de aile dostlarımızın evinde yaşadık.
Pazarda herkes tanır.
Yunurta satarak geçimlerini sağlarlar.
Adı Mehmet.
Bir gün ev ziyaretine gitmiştik. Mehmet Beyin eşi mutfakta bize el emeklerini sunmak için hazırlık yapıyordu. Salona kadar gelen çığlığına koştuğumuzda gördüm ki, siyah sarı bir arı sokmuştu.
Yörenin en zehirli arısıydı.
" Eyvah, Mehmet de yok. Beni serum yemem için kim hastaneye götürecek?" Diye ağlıyordu zavallım.
Bacağının baldır kısmı bir anda şişmişti. Hemen ona eşimin bana söylediğini uygulattım.
" Çabuk bu kaseye işe!"
Ve o kasedeki idrara pamuklar banarak, arının soktuğu yere kompres yaptım.
Bu kez "Çişteki Mucizeye" o gün de tanık olmuştuk hep birlikte!
Kadıncağız küçülen şişliğe bakakalmıştı!
Sonra annesine telefon açmıştı.

" Anne, anne bu bir mucize! Artık, hastaneye yetişmezsem ölürüm korkum, olmayacak!"
...
Bütün mesela antijenlerin nasıl oluştuğu ve antikorların kanımızın kimyasında çoğalmasıdır.
Hasta kişi, Covit-19 virüsünün antijeni, kanındaki serumda olulup, üriner sistem aracılığı ile idrarla atılıyor.
Yani ecza depomuz bizim idrar kesemizde...
Keşke bu önemli bilgi, bilim heyeti bu bilgiyi değerlendirmiş olsa.
Kitapta kanıtlarıyla doktorların, hastaların bilgi ve deneyimler paylaşılmıştır.
Hatta radyo programlarında yayınlanmıştır.
Şu son bir aydır karantinalı günlerimizde bu kitabı okumanızda fayda görüyorum.

Bilginize sunulur.

Emine Pişiren/ Gazeteci Yazar

Hiç yorum yok: