Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

29 Ocak 2020 Çarşamba

ÖP DE GEÇSİN...



Genç ve yakışıklıydı. Üstelik, herkes tarafından beğenilen popüler bir sanatçıydı.
Annesiyle yakın çevresi ne kadar ısrar ettiyse, birtürlü evlenmek istemiyordu.
Genelde kısa süreli birliktelikler yaşıyordu. Nedeniyse, karşı cinsin gereksiz, yersiz kıskançlık ve triplerleriydi.

"Bu daha ne kadar sürecek?" Diyordu genç adamın annesi.
Ve " Ölmeden mürüvvetini görmek tek dileğimdir oğlum." Diyordu kalp hastası olan biricik anası.
 Yoğun manevi baskılar, tak etmişti canına.Karar verdi. Eşe dosta evlenmek istediğini söyledi.
Gelin adayları tek tek karşısına çıkıyordu. Çoğu manken gibiydi.
Lakin hiç_birine kanı kaynamıyordu ki...
Genç adam çareyi diyalektikte aradı. Evleneceği bayan adaylarıyla buluşup aynı soruyu soruyordu:
"Biliyor musun? Ben sevdiğim kadın için uçurumdan atlarım. Gık bile demem, sevdamın uğruna ölürüm.!."
Ve devam etti konuşmasına;
" Desem ki bende sana:'Şu dikenli gül bahçesine benim için atlar mısın?"
Aldığı yanıtlar onu memnun etmiyordu.
...
Yine çok beğenmiş olduğu hoş bir kadınla yemeğe çıkmıştı.
Kadın ipek tuvaletinin ardında oldukça şık ve seksi görünüyordu.  Onun içinde karşısındaki genç adam hayallerinin ötesinde biriydi. Gece muhteşemdi. Gecenin sonunda güzel, albenisi olan kadına da aynı soruyu sormaya hazırlandı.

Genç kadın, önce hayranlıkla baktı karşısındaki genç adama. Sözcükleri biranda evirip çevirdi kafasında. Sonra da buğulu bakışlarına beğeni yerleştirdi. Rimelli kirpiklerini kırpıştırdı.
" Ne güzel. Sevilen çok şanslı desenize." Diye fısıldadı.

Adam kadına bir gülüş uzatıp cümlesini aynı soruyla tamamladı:

"Peki benim için sen...şimdi, şu elbisenle dikenlerle dolu bir gül bahçesine atlar mısın?"
Kadın hiç düşünmeden yanıtlamıştı:

Kadın, hiç beklemediği soru karşısında, ani bir ürpertiyle sarsıldı:
" Ay, orama burama dikenler batar ayol!.."

Sonra yaptığı gafı farkedip, yanıtını çark etti:

" Bak şimdi sen bana, başka yer söyle de oradan atlayayım." Dedikten sonra işveli işveli kıkırdadı.

Gecenin büyüsü bozulmuştu.
Genç adamın beklediği yanıt bu değildi. Kadını  yemek sonrasında evine bıraktı. Bir daha da onu hiç aramadı.
...
Bir ay sonra sahip olduğu holdinge genç bir kadın geldi. İnsan kaynakları uzmanı olarak başvuruda bulunmuştu. İşe alındı. Herşey çok dengeli ve iyi başlamıştı.
Genç kadın, güzel ve alımlıydı. Aynı zamanda işini ciddi yapan çalışkan biriydi.

Yağmurlu bir gündü. Herkes iş çıkışı eve koştururken, adı Birsen olan genç kadın dosyaları fişlemekle yoğundu.
Kendisini tam 15 dk izlemekte olan patronunun farkında bile değildi.
Kadının tek amacı kendisini yoran karışık dosyaları bir an önce istediği düzene sokmaktı.
Genç adam:
" Siz eve gitmeyi düşünmüyor musunuz Birsen Hanım?"
Genç kadın sessizliği bozan ani sorudan ürkmüştü!
" Ah korkuttunuz beni!"
Adam hoş bir gülüş attı:
" Özür...Amacım sizi korkutmak değildi. Öyle dalmışsınız ki, işinize...yaklaştığımı bile duymadınız."
Genç kadın hafiften bir tebessümle:
" Haklısınız. Dalgınlığımı hoşgörün. Dosyalar çok karışıktı. Yarına iş kalmasın, istedim."
Genç adam, o akşam onu evine bıraktı.
Ertesi günde...
Ve daha sonraki günler de...
Kişiliğini, fiziğini beğendiği kadına da aynı soruyu sormuştu adam. Aldığı yanıt onu öyle mutlu etmişti ki, hiç düşünmeden ona evlenme teklifinde bulunmuştu.
Hiç düşünmeden kabul etmişti genç kadın. Çünkü ilk günden beri sevmişti erkeği.
Genç adamın annesi müjdeyi alır almaz merakla oğluna sormuştu:

" Diğerlerinde olmayan, bu genç hanımda olan şey neydi oğlum?"

Genç adam annesini sevinçli bir telaşla kucaklayıp yanaklarından öptü.

" Onu gül bahçesine itelemiştim annem!"
Yaşlı kadının gözleri iri iri açılmıştı!
" Nee!  Gül bahçesi mi?"

" Evet, hem de dikenlerle dolu..."

Yaşlı kadın anlam verememişti.

" Peki bunu neden yaptın oğlum? Sen ne zamandır bir kadına böyle kabalaştın?"

Adam kahkahalarla annesini salondaki bir koltuğa oturtturdu.
 Yaşlı kadını mutlulukla yanıtladı:
"Bu gerekliydi annem. Güvendiğim ve beni gerçekten seven biriyle yaşamımı birleştirmek istediğim için evlenemiyordum."

Anne sözcüğünü ağzının içinde geveledi;
" Ama oğlum bahçeye itilir mi, kızcağız? Canı yanmadı mı?.. Sonra ne oldu? "

Annesinin ellerini avuçlayıp;
"Çok sabırsızsın annem. Dur anlatayım..."

"Hadi amaa, insanı merakta bırakmakta bire birsin sende..."

"Bahçeye düşer düşmez dedi ki..."
Kadın kalbini tuttu:
" Ne dedi oğlum?"
" Canım çok acıyor. Öpersen geçer belki..."
Dedi anneciğim.

Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: