Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

29 Ocak 2020 Çarşamba

DOĞAL OLMALI İNSAN


Bizler çocukken  emperyallerin ince ince sözcük sözcük dizip yazdıkları dünya masallarıyla uyutulmadık.
Daha küçük yaşta duygusal dünyamızı şekillendirdiler.
Doğallıktan uzaklaştırılıp fabrika ayarlarımızı bozdular.

 Yerine, uzun sarı saçlı Rapunzelle, Uzun siyah kirpikli, iri badem gözlü, pembe yanaklı pamuk prensesle,
Ve onu beyaz atına atlayıp kurtaracak, zengin yakışıklı prenslerin gelmesini bekleyen kızlar olduk.

Yaşlı, buruşuk yüzlü, kamburlaşmış kadınları ise "cadı" olarak anlatan emperyalizm, kadınların yaşlanmasını, bize bir türlü kabul ettirmemiştir.

Hatta kızlarımız, sırf  bu nedenle "beyaz atlı prens beklenti sendromu" yüzünden kendilerini gerçekten seven taliplerini reddetmiştir.
Tabi sonrasında pişmanlık duymuş birçok öyküler de dinledik.
Bilinçaltımıza o dinlediğimiz öykü, masallarla şöyle mesaj ekilmiştir:

" Güzel kadın iyidir. Kötü kadın çirkin ve yaşlıdır."

Bu algıyla kadınlarımız birer "Tanrı Vergisi" olan doğal güzelliklerini bozmak için o gür kaşlarını yolmuşlardır.

 Tıpkı birer oyuncak barbi bebeklere benzemek adına, yüzlerini akrilik pigmentlerle boyayıp kapamaya çalıştılar...

Yaşlanmış, yüzü kırış kırış olmuş, ak saçlı pamuk ninelerimiz ise, "cadı kadın, kötü kaynana," vb, gibi sıfatlandırılmıştır.

Oysa yaşlı, ak saçlı erkekler için hiç böylesi bir algı operasyonu masallarda yapılmamıştır.

Belki de sırf bu yüzden 20'li yaşlardaki genç kızlarımız; A. Ağaoğlu gibi çok yaşlı zengin, yatı, villası, yalısı, fabrikası, vs olan adamları, " tonton dede" olarak değil de "yakışıklı prens" olarak algılıyorlar.

Peki neden kadınlar üzerine çok yükleniyor bu süper güç operasyonları?

Şimdi sözü çok uzatmadan asıl sorumuzu yanıtlamak istiyorum:

İlk makyajı icat eden kadın bir İsrail'liydi. 90 yaşına kadar yaşamış bu kadın, gözüne bir sürme dahi çekmemişti. Ölmeden önce bunun nedenini öğrenmek isteyen basın mensuplarına:
" Çünkü sağlığa çok zararlıdır," yanıtını vermişti.
Tabi basın susmaz.

"Niçin o halde kadınların sağlığını bozacak zararlı bir maddeyi icat ettiniz?"
Diye bir soruya verdiği yanıt ruhu üşütecek türdendi.

" İsrail'in kazanması içindi."

Gelelim yurdumuza...

Kozmetik firmasının %51'lik hissesini 2012 yılında Fransızlar almış.
3 yıllık hedefleri de Türkiye'deki kozmetik mağaza sayılarını 1000'e çıkartacaklarmış.
Düşündüm de hepsi aynı, birbirine benzeyen model kadınların etrafımızda dolaştığını...
Hokka burunlar...
Kalkık kalın kaşlar...
Organik renkli göz lensliler...
Japon yapıştırıcılarla göz_kapaklarına yapışmış sık kirpikler ok gibi...
Bir de kalıcı makyaj yapıldı mı, sabahları Birgitte Bardot gibi olacaklar...
Silikonlu dolgun, öptün mü patlayan dudaklar...
Estetik harikası küçülmüş göğüslere dokundun mu patlayacak...
Ve  başı pkşanmak iistenir ken der ki kadın:
" Ay, dokunma postişim düşebilir..!"

Hiç dikkat ettiniz mi?

Barbi kadınlarımız gün geçtikçe sayıları artıp fazlalaşıyor...
Aklıma bir duvar yazısı geldi, yazmadan duramam ben şimdi de...

" TANRI, BURNU ÇİZDİ, KADIN GİTTİ ESTETİKLE KALDIRTTI, KÜÇÜLTTÜ.
TANRI, SAÇA BİÇİMLE RENJ VERDİ: KADIN KUAFÖRE KOŞTU. HEM RENGİNİ HEM BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRDİ.
TANRI KADINA DOLGUN BİR GÖĞÜS VERDİ: KADIN DOKTORA KOŞUP AMELİYAT OLDU, KÜÇÜLTTÜ, SİLİKON TAKTIRDI.
TANRI KADINA DİŞ VERDİ, TIRNAK VERDİ, GÖZ VE KİRPİK GİTTİ DİŞLERİ SÖKTÜRÜP PORSELEN YAPTIRDI, TIRNAKLARLA KİRPİKLERİ ESTETİSYENLE  DEĞİŞTİRDİ.
TANRI KADINA BİR BEDEN VERDİ, YEDİ İÇTİ O BEDENİ DE DEĞİŞTİRDİ.
ŞİMDİ SPOR SALONUNDA 2 BEDEN İNCELMEK UĞRUNA BİNLERCE PARA SAYIYOR...
EĞER BİR TANRI BİLE KADINI MUTLU EDEMEDİYSE, BİR ERKEK NASIL MUTLU EDEBİLİR?"

Umudu yitirmeyelim :)

Yine erkeklere burada büyük iş düşüyor bence.
Deseler ki,
" Ben makyajlı, estetik harikalı kadın sevmiyorum."

İşte o zaman düzelecek fabrika ayarlarımız...
Adım başı estetik uzmanları ve kozmetik firmaları yerine, daha üretken, bireye, topluma yararlı olabilecek, işlerle uğraşılsa, harcansa milyarlarca para...

Daha iyi olmaz mı?

Düğün, kına, vs, gibi organizasyon şirketleri adım başı açılıyor.
Niçin?
Hep "güzelleşme adına" bunlar...
Yok sevgililer günü, yok doğum günleri, vs ...vs....vs...
 Evet, siz erkeklere iş düşüyor.
Onlara;
" Ben senin bu doğal halini daha çok seviyorum,"
Diyorsunuz böylece kadınlarımızı, emperyallerin elinden kurtarıp, onların işlevsel oyuncağı olmaktan kurtarmış oluyorsunuz.

Böylece sizin de bütçenizden çılgınca paralar boş yere çıkmamış olur.

Böylece kadınları, Takma Kirpikli, Silikon Dudaklı ve Göğüslü Barbi Kız, olmaktan kurtarmış olursunuz.

Ne dersiniz?

Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: