Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

23 Mart 2020 Pazartesi

YALANCI!



Hani çocukluğumuzda bir tekerleme söylerdik:

" Yalancı yalancı, sana kimse inanmaz!"
Bugün birisinin yazmış olduğu mesaja çok güldüm.

" Sana gelecektim, ama telefonun bende kayıtlı değildi."

Yahu, sosyal medyada seni her Allah'ın günü görüyorum. Niçin bu bahane?
Neyse, inanmış gibi sustum bende.
Sabah sabah düşündüm de;

Hiç kendinden emin bir kişi doğrularından vazgeçer mi?

Eğer ki, gerçek yerine yalanı seçmişse, bunun birkaç nedeni olduğunu düşünüyorum.
Ya yalancı özgüvenini yitirmiştir. Ya çıkarları ön plandadır.
 Ya da cesaretini yitirmiş kaybetmekten korkuyordur.

Aristo'ya sormuşlar:

"Yalan söylemekle ne kaybederiz?"

Cevap vermiş:
" Doğruyu söylediğiniz zaman bile, karşınızdakini inandıramamayı..!"

Yunus'a sormuşlar, doğru nedir, yanlış nedir?" Diye.

Cevap vermiş:
" Cümleler doğrudur, sen doğru isen. Doğruluk bulunmaz, sen eğri isen."

Doğrudan ayrılmayan onurlu insanlar  da şöyle derler:

"Yüreğimdekileri paylaştım paramparça ettiler."

"Yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamadım gitti..."

Galiba en somut duygu rengini, yani güven duygusunun gönülden firar edebileceğini Nietzsche bize şu söylemiyle ifade ediyor:

" Bana yalan söylediğine üzülmedim. Bundan sonra sana inanmayacağıma üzüldüm."

Yalanlarıyla avunanlara yazar Susanna Tamaro, bize yalancıların kişiliklerini ele veriyor:

" Sözcükler tek başlarına insanı kırmaz. İnsanı yaralayan, sözcüklerin arkasına saklanan iki yüzlülüktür."

Sözün özü şudur benim lugatımda:

Yastığa başını koydun mu, yastık değil  kafa huzurlu, yatak değil yürek rahat olmalıdır ki, gönül yorulmasın.
Vicdan huzurla dolsun.

Aksi halde sevgi firar eyler.

Emine Pişiren/Kocaeli

Hiç yorum yok: