Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

21 Aralık 2019 Cumartesi

Zor Değilsin ki...



Bazı dertlermizi, elem ve kederlerimizi, kimi vedasızca gitmiş sevdiklerimizi ne aklımızdan, ne de yüreğimizden çıkartabiliyoruz. Tüm acılarımızı yürek kasasına kilitliyoruz.
Belki de bu nedenle; çoğu insan;

" Beni anlamak, çözmek zordur. Çünkü ben zor bir insanım!" Der.

Bugün de bir dostun mesajına denk gelince gözlerim, o dakikada Freud'un bir sözünü anımsadım.

" Duygular sözkonusu olduğunda, yüreğin ne diyorsa o...
Ama birşey yapacaksan, aklın ne diyorsa o..!"

Ah o ego, o ego yok mu!

Öyle kalın ve sert bir ciladır ki, hangi tineri, hangi kimyasal maddeyi sürseniz çıkartamazsınız.
Sevgiden, güvenden başka...
Çünkü içteki o masum çocuk sevgiye açtır, doyurulamamıştır.
Ben bu acıları gomalak cilasına benzetiyorum.
Hani yaylı sazları ve piyanoyu pırıl pırıl gösteren cilaya.
Zordur bu cilayı sürerken ustanın işi...
Zamanını alır.
Emeğini alır.
O pırıl pırıl cam gibi görünmesi için, tam 40 kat sürmesi gerekir.
İşte kimi insan da aynıdır.
İçinde yıkılmışlık, terkedilmişlik, nice ayrılıklar, ihanetler, acılar, hayal kırıklıkları hapsetmiştir.
Onları örter.
Ve hayata, insanlara şöyle seslenir:
BEN ZOR İNSANIM!
Aslında hiç de zor değildir.
O kabuğunun altında yumuşak ve sevgiye aç merhametli, şefkatli bir kalbi vardır.

O  sadece kalbinin üzerini yaşamdaki tüm acılarını kat be kat "gomalak cilası" gibi egosunun üzerine cilalamıştır.
Böylece yeni acılara, yeni hayal_kırıklıklarına kendini kapamıştır.
Bu adeta kendini koruma biçimidir.
Oysa içten içe çürüdüğünü bilse yeni cila katları atmaz egosunun üzerine.
Nasıl ki ağacın içinde kurt varsa üstteki cila sadece görüntüyü kurtarırsa,
İnsanın da tüm acıları içine sağılıyor, umutsuzlukla çürütüyordur kendisini...

Böylece sevgiye geçit vermiyordur.

Gerçeği kulağınıza fısıldayayım mı ben size?

Aslında zor olan, "bu benim yazgım, bu benim kaderimmiş," diyerek susup sineye çekmektir.

Sevgiyle kalın.

Emine Pişiren/ Değirmendere

Hiç yorum yok: