Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

11 Aralık 2019 Çarşamba

Derdim Var Paşam



"Anlat bakalım!"

Çok gülerim az sonra okuyacağınız söyleme.

Rivayete göre Osmanlı zamanında Ermeni veya Rum asıllı olduğu bilinen bir doktor yaşarmış. Adı Marko imiş.
Namı sıkça duyulunca saraya hekimbaşı olarak görevlendirilmiş. Sonra da rutbesi paşa olmuş..
Marko Paşa gelen her hastaya aynı soruyu sorarmış:

"Anlat bakalım neyin var?"

Hasta anlatırmış. O da önce bir güzel dinler görünürmüş. Hasta derdini, şikâyetini anlatmayı bitirdikten sonra Marko Paşa aynı soruyu sorarmış:

"Anlat bakalım neyin var?"

Hasta anlatırmış da anlatırmış hastalıkla alakalı şikayetini.
 Anlatması bitince Marko Paşa büyük bir ciddiyetle yine sorarmış:

"Anlat bakalım neyin var?"

Hasta bir daha, bir daha yineler, anlatırmış da anlatırmış. Doktorda yine aynı soruyu sorarmış?

Diyalog böylece sürer gidermiş.
Ne doktor umursarmış hastayı, Ne de hasta şifa bulurmuş.
Hasta da sonuç almadan doktorun yanından, çaresiz ayrılırmış.
Dışarıya çıkınca onu merakla karşılayan yakınları, arkadaşları sorarlarmış:

" Nasıl şifa buldun mu?" 

Hasta da öfkeyle şu yanıtı verirmiş:

" Anlat derdini Marko Paşaya!"

Bende biraz Osmanlı zamanında yaşamış bu hekimi araştırdım.

Marko Paşa kimdir?
Asıl adı Marko Aposdolidis'miş. 1814 yılında Syros arasında doğmuş. İlk ve orta öğretimini Yunanistan'ın Autos Adasında tamamlamış. Üniversiteyi Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'i( Askeri Tıbbiye) İstanbul'da bitirmiş.
Mezun olur olmaz cerrahi şef olarak atanmış. Kısa sürede iyi bir hekim olarak nam salmış. Ve tuğgeneralliğe yükselen ilk hekim olmuş.
1861 senesinde Sultan Abdülaziz tahta geçince Marko Paşayı sarayda hekimbaşı olarak görevlendirmiş.
1878 senesinde  Abdülhamit zamanında da meclise senato üyesi olarak görevlendirilmiş.
Daha sonra Kırımlı Aziz Beyle birlikte Hilal-i Ahmer Cemiyet'ini kurmuşlar.
Daha sonra adi 1935'de Türkiye Kızılay Cemiyeti, 1947 senesinde de Türkiye Kızılay Derneği olarak değiştirilmiştir.
Rivayete göre yukarıda anlatılanlar ne derece doğru, Ne derece yanlış, hakikat payı var mı?
Bilmiyorum.
Tanık olmadık, ama bu söylem günümüze kadar taşınmıştır. Anlaşılmaz, devasız kalmış durumlarda insanlar espriyle karışık söylerler bu söylemi.

"Ateş olmayan yerden duman tütmez, "diye atalarımızın da bir söylemi vardır.

Günümüzde de benzer diyalogları yaşamıyor muyuz?
Yaşıyoruz.
Hatta yanlış reçeteler dahi yazılıyor hastalara.

Anlat derdini Marko Paşaya!

Ama hakkını yemeyelim Marko Paşanın. Bugün afetlerde, fakirlere, sağlık sorunları yaşayan toplumlara, deprem, vs krizlerde olay yerine ilk koşan derneğin kurulmasına önayak olmuş.

Sağlıklı bir gün geçirmeniz dileği ile...

Günaydın

Emine Pişiren/Kocaeli

Hiç yorum yok: