Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

11 Aralık 2019 Çarşamba

NEJAT UYGUR'U İZLERDİM



Bir zamanlar, Nejat Uygur'u keyifle izlerdim. O tek başına bile sahneyi doldurabilen bir değerdi. Onu izlerken dudaklarım hiç kapanmazdı.
Işık içinde uyusun, bir programda söyleşi yaptığı spikerin sorduğu soruya verdiği yanıt, hiç aklımdan çıkmaz:

" İnsanı ağlatan sebze bile var; o da soğandır. Ama güldürebilen sebze yoktur."

Evet, gülmek, gülebilmek, güldürmek ne güzeldir.
Siz hiç gülerken ağladınız mı?
Ben çocukluğumda öğrenmiştim bu maskeyi takmayı.

Balzac  güzel demiş:

" Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa, ama gülebilmek için birini sakın ağlatma..!"

Günümüzde kendi mutluluğu için en yakın dostlarını, hatta ailesini bile satanlar, hayal kırıklığı yaşatanlar yok mu?
Var tabi...
Hem de öyle çokkk...lar ki...
Ben çok yaşadım.
Özellikle kızımdan, vurgun yemişti yüreğim!..
Şimdi yazarsam ağaçlar bile ağlarlar. En iyisi pas, geçeyim bu konuyu.

Bir de kimi hemcinslerim hayal kırıklığı yaşatmışlardı bana.

Üzüldüm tabi, ama her seferinde kendime daha fazla sarıldım.
Ve uzaklaşmadım, güvendim hayata. Yeniden başladım kaldığım yerden.
Yürüdüm, yürüyorum da hala...
Düştüğüm anlarım oldu elbet. Olmaz mı?
Hani o düşüşlerde var ya,  Özellikle ayağa kalkıp doğrulduğumda, dizlerim acı biber gibi yanıyorken;

" Dur azıcık üfleyim de geçsin," diyen biri olmadığında bile acımı bal eyleyip yürüyebildim.

Acılarımı gülüşlerimle örtebildim.

Ah!
Belki de bu yüzden "gülüşü güzel kadın," diyorlar bana.

Günaydın bu arada.

Emine Pişiren/Değirmendere

Hiç yorum yok: