Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

19 Ocak 2021 Salı

ASİL BOZULUR MU?

 


Savcı delikanlının göğsündeki iddia_nameyi okur. İşlediği suçtan dolayı idam edilecektir. Savcı delikanlıya son arzusunu sorar.
" Annemi öpmek istiyorum."
Anne kalabalığın içinde iki gözü iki çeşme oğlunun yanına getirilir.
Oğluna sarılır.
" Anne uzat dilini. Son defa öpeyim," der.
Delikanlı annesinin dilini öyle bir ısırır ki, kadının dilini kopartır. Yere tükürür.
Kadın ağzı kanlar içinde yere düşer, bayılır.
Savcı başta olmak üzere herkes merak içindedir.
"Annenin dilini neden ısırıp koparttın?" Diye sorar savcı.
Delikanlı haykırır gözleri yaşlı!
" Isırdım. Çünkü o dil yüzünden şu yağlı urgan boynuma geçirildi. zamanında (babam öldüğünde ) çocukken çalmış olduğum yumurtaları, nereden aldın? Sorusunu sormadığı için bugün ölüme gidiyorum."
Anımsadınız mı bu hikayeyi?
...
Kültürün, terbiyenin ve ahlâkın okulu ailedir.
Bilgi ve eğitiminse beşiği okullardır.
Doğan Cüceloğlu'nun unutamadığım bir söylemi vardı:
" Çocuklar hayvan terbiye edilir, gibi eğitilmezler. Hayvanlara itaat emri verilir. Buna karşın çocuklar, seçim yapmayı ve sorumluluk almayı öğrenmelidir."
Hani uzakdoğu bilgesi Konfiçyüs'ün dediği gibi;
" Balık yemeği değil, balık tutmayı öğret."
Mühendis, doktor, sanatçı, üst düzey çalışanı, işçi, memur, emekçi, vs.olabilirsiniz; ama kültürlü olmanız için eğitim şart.
Müzik kültürü...
Yemek kültürü...
Popüler kültür...
Okuma kültürü, vs...vs...gibi...
Bunlar bir mühendislik bilgisiyle edinilmez ki...
Çocuklarımız 0-6 yaşına kadar ailesinden ne, nasıl eğitim aldıysa ileri ki, yaşlarında ki davranışlarına da aldığı eğitim yansıyacaktır.
Öğretim ile eğitimi karıştırmamak gerekir. İlki bilgidir, meslektir. İkincisi kültürdür, ahlaktır, nezakettir, asalettir.
Lakin, terbiye ve ahlâk genetiktir.
Kıssadan hisse gibi bir hikaye yazayım mı size?
...Vaktiyle padişahın biri veziriyle tartışıyormuş. Eğitim mi önemlidir, yoksa asalet mi?, diye...
Padişah tutturmuş asalet, veziri ise asıl olan eğitim, diye.
Ve birbirlerine 1 ay zaman vermişler; bu tezlerini somut olarak kanıtlamaları için.
Vezir bir kediyi almış ve başlamış eğitmeye.
Eğitimin ana öğretisi, kedinin 2 ayak üzerinde yürümesini öğretecek, sonra da konuklara iki ayak üzerinde kahve ile çay ikram edecekti. Eğitimin asıl zor yanı ise; kedinin sıcak kahve ve çayı dökmeden bir tepsiyle taşıyıp, taşıyamayacağı, idi...
Bir ayın sonunda padişahın talimatıyla sarayda ihtiyarlar heyetiyle divan toplanmıştı.
Hem vezir, hem de padişah ellerinde kutularla gelmişlerdi.
Padişah:
" Önce sen başla bakalım vezirim." Der.
Vezir, getirmiş olduğu büyük kutuyu açar. İçinden bir kedi çıkar. Önceden hazırladığı kahveleri, fincanlara döküp tepsiye dizer ve kediye uzatıp der ki;
" Hadi bu kahveleri konuklara tek tek dağıt."
Kedi, dört ayağı üzerinde doğrulup, tepsiyi iki eline alır. Her konuğun önüne gelip kahve fincanını almasını sağlar.
Tam bu sırada padişah, yanında getirdiği küçük kutuyu açar ve içindeki fareyi kedinin ayaklarına doğru serbest bırakır.
Kedi fareyi görünce elindeki tepsiyi konukların üzerlerine fırlatıp atar. Başlar kaçan fareyi kovalamaya.
Padişah zafer kazanmış bir edayla konuşur:
" Bak vezirim. Kedi kedidir. Her ne kadar sonradan eğitsen de hiç bir canlının karakteri değişmez. Çünkü asalet doğuştandır. Yani genetiktir. Eğitim sonradandır. " Der ve yarışmayı kazanır.
...
Belki de bazı söylemlerimizin kaynağı da benzer nedenlerdir.
Örneğin;
"Bal kokmaz, asil bozulmaz," derdi atalarımız.
Bu nedenle ben de derim ki,
" Terbiyenin ve ahlâkın okulu yoktur..!"
Emine Pişiren
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, şunu diyen bir yazı 'ÇOCUKLARI İNATÇI YAPMANIN YOLLARI -Çocuğun her istediğini yerine getirin, -Onları oyuncak ve hediye yağmuruna tutun, -Hiçbir arzularını geri çevirmeyin, -Her işi mutlaka ödül karşılığı yaptırın, -Üstüne titreyin ve şımartın, Haklı isteklerini ciddiye almayın. Ancak ağlayıp sızlanmaya ve yere yatıp yuvarlanmaya başladıkları zaman, sırf seslerini kesmek için isteklerini yerine getirin. Sonrada yorucu oluyorlar diye ilgisiz kalın.'


Hiç yorum yok: