KAZBANK...

Sabah sabah radyo dinliyorum. Best fm sunucusu Arif Güven konuşuyor:

"Çiftliğimizde 4.000 kaz var," diyen Uzay Madenciliği adı altında " KazBank" kurulmuş.

Demek ki yurdumuzda daha çook yolunacak kazlar varmış..."

18 yaşında Tosuncuğun kurmuş olduğu, inek ve süt çiftliğini ne çabuk unutmuş bu millet.

Doğru ya insan belleği 28 günlükmüş. Sonra beyin format atıp unutuyormuş. Unutur tabi...

Radyo haberi sonrası aklıma padişahla vezirin hikayesi geldi. Şu habere ne de şık durur ha!

...

Padişahın biri öğle uykusundaymış. I. Veziri kapıda nöbet bekliyormuş. Çünkü padişah ondan başka kimseye güvenmiyormuş. Sırlarını anlatır, ülkesinin sorunlarını bir tek onunla paylaşırmış.

II. Vezir bu durumu çok kıskanır, belli etmezmiş. Padişahın kapısında I. Veziri görünce aklısıra bir plan yapmış. Onu işkembe çorbası içmeye davet etmiş.

I. Vezir nöbet yerini bırakırsa padişahın affetmeyeceğini, bir tek ona güvendiğini, hatta nöbet yerinde bulamazsa öldüreceğini söylemiş. "

Kıskanç vezir padişahı kötülemiş, durmuş. Zekasıyla alay etmiş. Ve iyi veziri nifak tohumları ekerek kandırmaya çalışmış. Bir de vezire iltifat etmiş.

"...Hem padişah, uykudayken ülkeyi kim yönetiyor? Tabi ki bir vezirin aklıyla...Senin zekanla kim yarışabilir ki? Hiç kimse...Padişahın aklı zaten kıt. Bunu ahali bilmeli..."

Vezir, diğer vezire hak verip tam kanacakmış ki, padişah içeriden seslenmiş.

Uyanan padişah kapıdaki tüm konuşmaları duymuş aslında. Sevdiği vezirin yüzüne vurmamış. Tam tersi;

" Haydi seninle tedbil kıyafetle halkın arasına karışalım. Aylarımızı hazırlat sevgili vezirim." Der.

Saraydan birkaç km uzaklaştıklarında yaşlı bir çiftçinin yol kenarında tarlasını çapaladığını görmüşler.

Padişah atını durdurmuş ve çiftçiye seslenmiş.

" Selamün Aleyküm. Kolay gelsin çiftçi baba."

Yaşlı çiftçi çapasına dayanarak konuşmuş:

" Ve Aleyküm Selam yolcu baba. Kolaysa başına gelsin."

Padişah:

" Görüyorum ki, erken kalkmışsın. Yol aldın mı bari?"

Çiftçi:

"Doğrudur. Ama el aldı. Faydası artık ele."

Padişah:

"İkiyle iyi görünüyorsun."

Çiftçi:

" Üçle idare ediyorum."

Padişah:

" Yakınınla nasılsın?"

Çiftçi:

" Yakınımla aram bozuk. Uzaklarla daha iyiyim."

Padişah:

" Bir kaz göndersem yolar mısın, çiftçi baba?"

Çiftçi:

" Yolmam mı? Hem de ne iyi olur. Yeter ki gönder bana yolcu baba."

Vedalaşmışlar. Bir süre merakını içine tutsak eden vezir sormuş:

" Af buyurun hünkarım. Az önce çiftçi ile konuşmalarınızdan hiç birşey çıkartamadım. Anlamadım. Bana açıklarsanız mutlu olurum."

Padişah:

" Şu ağacın gölgesinde biraz dinleneceğin. Sen git çiftçiden öğren. Geldiğinde yola devam ederiz."

Ve meraklı vezir atını gerisin geriye sürer.

Çiftçi oradadır.

Az önce hünkarla aralarında neler geçtiğini sorar.

Çiftçi:

" Tabi. Ama her sorunun yanıtı üç altın eder." Der.

Vezir razı olur.

Çiftçi:

İlk sorusu, erken kalktın yol aldın mı bari? Diye sormuştu. Evli olup olmadığımı, çocuğumun kaç tane ve oğlan mı kız mı olduğunu dormuştu. Ben evliyim, bir kızım var, onu da everdim, dedim. Hadi ver üç altınımı."

Vezir, üç altını uzatır.

Çiftçi:

" İkinci sorusunda iki ayağımın kireçli mi değil mi, diye sorunca; ben de kireçli olduğunu, bastonumla idare ettiğimi söyledim. Hadi ver üç altınımı."

Vezir hala şaşkındır. Üç altını uzatır ve üçüncü sorunun yanıtını bekler:

Çiftçi:

"Gözlerimin sağlığını sordu. Bende yaşlılıktan yakını göremediğimi ama uzağı gördüğümü söyledim. Haydi ver üç altınımı da işime devam edeyim. Oyalama beni."

Der de üç altını uzatırken vezir, pek ikna olamaz.

" Ama o sana bir kaz göndersem yolar mısın? Diye sormuştu. Ne demek istedi?"

Çiftçi:

"Son sorunun yanıtı bir kese altın eder. Önce ver sonra yanıt vereceğim."

Vezir iyice meraklanmıştır. Cebinden bir kese altını çiftçiye uzatır.

Çiftçi:

" Az sonra yanımdakini sana göndereceğim altın karşılığında onun sorularına yanıt ver, diye bana seni gönderdi. Bak senden 9 tane altınla 1 kese de altın aldım. O kaz sendin..!" Der.

...

Vezir anlamıştır hatasını. Atını dört nala sürüp padişahın yanına varır. Ondan özür diler.

Şimdi gelelim KazBank'ın işlevine.

Bizim yöneticiler daha öncekilerine benzer böylesi sıradışı işyerilerin açılışına nasıl izin veriyorlar?

Anlamış değilim.

Hem de uzay madenciliği!

Acaba hangi gezegende kaz yolacaklar?

Emine Pişiren/ Akçay