Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

19 Ocak 2021 Salı

GAZ LAMBASI ÇOCUKLARIYDIK...

 


Biz ne güzel çocuklardık ya...
Yoksulduk.
Çamurlarla köfte yapar, bez bebeklerle evcilik oynardık.
Ne şendik o yıllarımızda.
Ne de güzel masallarla uyutulup, sonu güzel biten öyküler dinleyerek yetiştirildik.
Birini anlatsam mı size?
" Anlatın," der gibisiniz.
O halde haydi sizinle çook eski yıllara yol alalım...
...
O yıllara dair bir öykü düştü usumdan.
Hani vatani görevin uzun sürdüğü askerlik yıllara...
Cumhuriyetin henüz yeni kurulduğu yıllarda iki asker teskerelerini almışlar, evlerine doğru yola çıkmışlar.
Tabi o yıllarda otomobil, otobüs ne gezer. Durumu iyiyse atla yola devam eder, değilse en yakın tren istasyonu nerede varsa oraya uzanırmış ayaklar...
Pencerede bir kocakarı, gelen geçeni izleyerek gözlerini oyalıyormuş.
İki askeri görünce seslenmiş:
" Hayırlı teskereler evlatlar. Nereye böyle?"
Askerler soluklanmışlar.
" Sağ ol nine. Memleketimize gidiyoruz."
" Memleket nere?"
" Afyon ve Eskişehir"
" Kaç saattir yoldasınız?"
" Dört saat olmuştur nine,"
Nine hevesle atılır:
" Acıkmışsınızdır.Gelin evlatları, size ikişer yumurta kırayım. Yiyin de öyle gidin."
Gençler sevinmişler. Ve yaşlı kadının evine konuk olmuşlar.
Bizim cömert nine tel dolabını açar açmaz bir de ne görsün!
Dolapta sadece iki yumurta var. Oysa iki askere " ikişer yumurta" kıracağını söylemiştir az önce.
İçi bir tuhaf olur. Üzülür.
Tavayı ocağına koyar. Bir kaşık tereyağını koyar. Yumurtaları besmele çekerek kırar.
Ah o da ne?!
Her ikisi de çift sarılı değil mi?
Gözlerine inanamaz..!
Eliyle kalbini tutar.
" Allahım ne büyüksün sen! Beni mahcup ettirmedin. Şükürler olsun sana."
Allah onun gönlünden geçeni bilmiş ki, gençlere yalancı çıkmayacaktır."
...
Bu öyküyü, kalp temizliğinin en güzel kanıtı olarak bize annem anlatmıştı.
Ben de çocuklarıma...
Bizler, iyi insan yetiştirmeyi anne ve babalarından öğrenmiş, azla yetinmeyi bilen, mutlu çocukluk geçirmiş yılların nesilleriydik.
Bizler, gaz lambası ışığında, sarı saman renginde matematik defterinde ödevini yapan çocuklardık.
Kar kış, tipi boranda donan, üşüyen ellerini radyatör dilimlerinde değil, mangalda ısıtmaya çalışan çocuklardık.
Emine Pişiren/ Akçay

Hiç yorum yok: