Edremit'te alışveriş sonrasında Akçay minibüsüne binmiştim. Allah'tan boştu. Tek koltuklardan birine oturdum. Ama minibüs otogarın önündeki durakta hınca hınç dolmuştu.
Ben ve bir kaç insan söylenmeye başlamıştı.
Kadıköy'de sarışın orta yaşlı kadın eli kolu dolu olarak binmişti.
İçimden," inşallah yanıma gelmez" diye dualar etmekteydim.
Hele bir de elinde zorlukla tutuğu kolisi yok muydu! Araç sallandıkça, kadın üstüme üstüme geliyordu.
Ah ah, nasıl nasıl kendimi kasıyordum o dakikalarda!
Adeta cam tarafına doğru bedenimi yapıştırıyordum.
Hava ise sıcak mı sıcaktı.
Gölgede 35 derece olursa kim bilir güneşte ne kadardı?
Ben bu düşüncelerde iken kadın "pat? Diyerekten kucağıma oturmaz mı?!!
Dengesini bulur bulmaz ayağa kalkar kalkmaz demirlere tutundu.
Töbe töbee..!
"Pardonlarda inecek var!" Diyecektim.
Demedim.
Sustum...
Konuşmadım.
Sustum...
Ta ki koliyi bacaklarıma dayayana dek...Sürücü fren yaptıkça kolinin baskısı canımı acıtıyordu.
Hele bendeki sabıra bakın!
Ya sabırrr!
Bir...iki...bir...iki...artık sabrım taşmıştı!
10 dakika sonra kadının dirseğine dokundum:
" Hanımefendi biraz uzaklaşır mısınız? Ayağım..."
Verdiği yanıt şöyleydi:
" A a, bana ne dokunuyorsunuz? Corona var, bilmiyor musunuz!?"
En fazla 7 yolcu alması gereken minibüsün içine şöyle bir göz gezdirdim. Tam 20 yolcu vardık.
Adeta konserve sardalya kutusu içinde maske takılı tuzlu balıklar gibiydik.
Kadınsa bana ters ters bakmaktaydı.
Ben mi nasıldım o an?
Tabi ki susmaya devam ettim..!
Emine Pişiren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder