Güneşleniyordum.
Kazdağlarından esen rüzgar tenime değen sabah güneşinin ısısını, denize savuruyordu adeta.
Hafif esintiler 4-5 metre ileride ki, iki ihtiyar delikanlının sohbetlerini de kulağıma fısıldar gibiydi...
Adamın biri...
" Yahu arkadaş tam 53 yıl oldu. Şu hanımı öte dünyaya yollayamadık gitti. Hergün bir arızası çıkıyor."
Diğer adam:
" Ee, iyi ve kötü günde, hastalıkta iyilikte destek olup, bir ömür birlikte yaşamaya sözümüz var."
" Bak arkadaşım sen bırak o ıvır zıvır lafları. Gündem bile değişince kanunlar değişiyor artık."
Diğer adam;
" Orası öyle de...Siyasetle evlilik bir olabilir mi hiç?"
Konuşmasını kesiyor:
"Şimdi o konuya girmeyelim. Hadi şu sorumu yanıtla hele sen...Aynı kadınla ömrümü tükettim. Her gün aynı yüz, aynı beden. Sen bıkmadın mı aynı suretten?"
Anlaşılan diğer adam daha insaflı, daha mantıklı:
" Deme yahu öyle. Sana kaç evlat vermiş.Torunlarınız boyunca. Hiç mi mutlu etmedi seni?"
" Etti, etmesine de...Bak arkadaş: Sen hiç eskiyen arabanı, sıfırı ile değiştirmez misin?"
Sohbeti daha fazla dinlemek istemedim. Sergimi toplayıp başka yerde güneşlenmeyi düşündüm. Biraz daha kalsaydım sohbetin dibine biberli sözcüklerim pike yapacaktı.
Emine Pişiren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder