Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

19 Ocak 2021 Salı

SAĞLIK TİCARETİNİN NESİ YANLIŞ?

 SAĞLIK TİCARETİNİN NESİ YANLIŞ?

Kıymetli Arkadaşlarım,
Bu yaşıma kadar, bugüne kadar elimden, dilimden, gönlünden, aklımdan, kalemim el verdiğince yazdım, çizdim, söyledim.
Ülkemiz ve dünya cidden görünmez bir düşmanla savaşıyor.
İnsanlar ölüyor.
Ölümler, ölenler sıradanlaştı bile!
Bunun kanıtlarını televizyonda gözlerimle gördüm. Hem de modern batının, Avrupa'nın tam göbeğinde yaşandı.
Bu çok korkunç bir şey, çook!
Haber şöyle; Park halindeki bir kamyondan kötü kokular geldiğini ihbar eden çevre sakinlerinin işaret ettiği alana gelen ekipler, kamyonun kapısını açıyorlar. Bir de ne görsünler!
Aman Tanrım, 100 tane çürümüş ceset duruyor!
İnanın bizim ülke Çin dahil tüm ülkelerden çok çok iyi bir durumdadır.
Belki bazı arkadaşlarım bu yazım sonrasında burunlarından soluyacaklar bana...
Lütfen, az düşünelim ne olur!
"57 ülkeye maske, giysi, ve tıbbi döküman yardımı yapıyoruz, işsiz kalan milyonlarca insanımız varken, şimdi bu niye?" diye...
"Hala maskelerimizi bile alamamışken, biz niçin ele yardım için yardakçılık yapıyoruz?" Diye...
Önce bende sizler gibi düşünmüştüm.
Sonra bir haberle bu düşüncemden cidden uzaklaştım. Haber şöyleydi:
...Bir iş adamı bundan 5 yıl önce bir makine icat etmiş. Tıbbi nakinenin işlevi, ellerinizi bir delikten içeri sokuyorsunuz, anında ultra-viole ışınları ve ardından dezenfektan soğuk buhar elinize değiyor.
Ve bu işlem tam 30 saniye sürüyor.
Kısacası; Siz, elinizi o delikten çıkarttığınızda, ne virüs, ne bakteri kalmıyor elinizde.
Düşünebiliyor musunuz, bu yarım insan boyundaki makinenin her hastane girişinde, her market veya resmi yerlerde, hatta ameliyat ve yoğun bakım ünitelerindeki kullanım kolaylığını?
Ama genç girişimci işadamının 5 yıl öncesindeki bu makinesi pek de umursanmamış.
Ne ülkemizde, ne de Avrupa, Asya, Amerika kıtalarında...
Şu Korona Virüsü nelere kadirmiş?!!
Haber duyuluyor. İşadamının telefonu susmuyor. 7 çalışanı siparişlere yetişemiyor. Haber yurtdışında ses getiriyor. Üst üste yüzlerce sipariş yapılıyor.
İşadamı 15 işçi daha alıyor.
Ama yine yetmiyor.
İstek çok...
Şimdi eğer biz yurtdışına sağlık ticareti yapıyorsak; niçin günah keçisi arayalım?
Ki Korona ve daha çok küresel virüsler kapımızı çalacak, önümüzdeki yıllarda.
Kutuplar erimiş durumda.
Buzun içinde asırlardır yaşayan bilinmeyen virüs ve bakteriler suyla, havayla dünyayı saracak iken. Biz elimiz kolumuz bağlı duramayız değil mi?
Tabi ki, binlerce yataklı hastaneler inşaa edilmeli.
Tabi ki, tıbbi dökümanları ve bilimsel çalışmaları arttırmalı ve hızlandırmalıyız.
Hiç unutmam, bir gün İstanbul Beyoğlu'da bulunan Kuledibi Hastanesinde oğlumun bademciklerini ameliyatla aldırmıştık.
Ameliyat malzemeleri, gazlı bez, sargı bezi, çelik ameliyat tıbbi malzemeler farklıydı. Kaliteliydi.
Bu durumu meslektaşlarıma sorduğumda, ilginç yanıt almıştım.
Bir zamanlar müttefikimiz Almanların, Avusturya, vs ülkelerin savaş yıllarımızda bize göndermiş oldukları tıbbi yardımlarıymış...
Sahra hastanelerine de kızmayalım. Belki de o hastanelere, yoğun bakımlarına hiç gereksinim duymayacağız.
Ama o hastanelere yurtdışından hasta kabulünü, tedavi ve ameliyatları yapmayacağımız, anlamını taşımıyor..!
Biz tedavi olmak için, hiç mi gitmedik yurtdışına?
Sonuç olarak:
Tabi ki, hem domates, hem buğday, hem de TIBBİ MALZEMELERİ ihraç etmeliyiz.
Tarım ve hayvancılık bizde şu an can çekişiyor. Ama inanıyorum ki, hükümet bu konuya da önem verip istihdam yaratacaktır.
İç ve dış ticaretimizin nesi yanlış?
Gün ayrışma ve nifak zamanı değildir. Gün birlik olma günüdür.
Lütfen, sağlıklı düşünelim.
Eskiden mektubun sonuna şu iki sözcük iliştirilirdi.
ESEN KALIN
Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: