" İn otobüsten, çabuk in!" Diyor adam.
Ona eşlik ediyor diğer yolcular, yüzlerini daha sıkı kapayarak;
" Evet, derhal inmeli! Biz onun yüzünden risk taşıyamayız!"
Öfkeliydi tüm sesler: Bir başka yolcu avaz avaz bağırıyor:
" Şöför bey derhal durdurun otobüsü!Biz bu kadın yüzünden ölmek istemiyoruz!"
Ne kadar da bencil insanlar..!
...
Bu kareleri haberlerde izlemiştim dün akşam.
Genç kadının az önce telefonda arkadaşıyla konuşurken ön ve arka koltukta yolcular duymuş konuşmaları.
Haber spikeri anlatırken arka fonda kadına otobüs yolcularının hepsi yükleniyordu:
" Bir de hemşire olacaksın. Niçin bindin ki otobüse?"
Genç kadın haykırıyor:
" Ben sizleri tedavi ederken yakalanmışım bu hastalığa. Pozitif çıktığını şimdi telefonumdan öğrendim. Neden inecekmişim ki..."
...
Hey Allah'ım tezatlar ülkesinde yaşıyoruz.
O hemşire hastanede iken baştacı olurken, hasta olduğunda aforoz ediliyordu...
İçim ezilerek izlerken, kendi durumumu irdeler buldum...
" Alo..."
" 112 acil buyrun."
" İyi nöbetler. Kovit-19 hakkında konuşacaktım. Adim Emine Pişiren. Kocaeli'den arıyorum."
" Sizi sağlık bölümüne aktarıyorum."
"Buyrun sizi dinliyorum."
" Hanımefendi 2 gündür üşüttüm sanıyordum. Ama şimdi hiç koku alamıyorum. Ne yapmam lazım?"
" Kendi imkanlarınızla en yakın pandemi hastanesine başvuracaksınız. Ateşiniz olsaydı biz götürecektik..."
...
Şimdi soruyorum sayın yetkili birimler:
Eğer aracım olmasaydı, kamu aracında en az 20 insana kovit-19 virüsünü bulaştıracaktım, değil mi?
...
Tamam, anladım. Her 112'yi arayan kişi doğru bilgi de veremez. Bunu da kabul ediyorum.
Peki, ihbar edenin evine sağlık teknisyenlerini gönderip, test etmiş olsanız, daha teknik, daha doğru bir eylem olmaz mıydı?
...
Hastanede o koca çubukları burnuma, boğazıma soktuklarında öksürdüm, tıksırdım, hep hapşırdım.
Bende ne kadar virüs varsa dağıldı çevreye.
Hiç de steril edilmedi sağlık çalışanların serbestçe dolaştığı o alan.
Madem ki kovit-19'lu hapşıran biri en fazla 8 metre alana virüs saçıyor, niçin o alan koruma altında değil?
...
Bir farklı durum da şuydu:
Beni hastaneye getiren oğlumdu. Onunla aynı evde birlikte yaşamaktaydık. Sürekli hapşırıp, öksürüp duruyordu.
O da başvurdu pandemi polikliniğine. Sadece üç soru sormuşlar.
- Ateş, öksürük, solunum güçlüğü, koku algılama sorunu, vs...
" Yok" diye yanıt aldıklarında;
"Annenizin testi pozitif çıkarsa, size de bakarız." Demişler.
Gelin de çıkın işin içinden.
Ama gelmeyin virüs kaparsınız.
Otobüsteki olaya dikkatinizi çekeyim...
Otobüse binmiş, risk altındaki hemşire hanım, nöbetini bitirmiş, evine gidiyordu, değil mi?
Peki, madem testi pozitif çıkmış. Onu niçin toplumun içine bir bomba gibi saldılar?
Servis yok muydu?
Akşam akşam neredeyse taşlanacaktı kızcağız.
...
Off ya, off!
Sorular bile virüslü...
Bir de 184'ü arayayım.
Bakalım onlar ne diyecekler?
Emine Pişiren / Kocaeli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder