İyi mi, kötü müdür bu dilek içerikli deyim? Bununla gözleriniz yazımın finalinde buluşacak.
07.11.2020 tarihinde telefonuma gelen," Test sonucunuz pozitiftir!" mesajını asla unutmayacağım.
Bugün üzerinden tam 8 gün geçti.
Kovit-19'la her gün nasıl yaşadım?
Öncelikle hastaneden bana verilmiş ilaçlarımı düzenli kullandım.
Filyasyon ekibi gelmedi. O an anladım ki, başımın çaresine bakacaktım. Zira onların birimini aradığımda, "haklı olduğumu, ama çok yoğun olduklarını, acil olursa 112 ile iletişim kurabileceğimi," söylediklerinde ben de mahalle muhtarımızla iletişimimi sabit tuttum.
Sonrası şöyle gelişti:
Kötü konuğumun bedenimde olduğu aklıma geldikçe; "diyafram" solunum egzersizleri yaptım, kültür fizik egzersizlerimi hala yapıyorum da...
Sabahları aç karnına on dakika aralıklarla 5 bardak suyumu içtim, içiyorum da...
Faruk Furukan& Ecz. Filiz Özler Hocalarımdan aldığım alternatif bitkisel gıdaları, hiç bırakmadım.
Kefir başta olmak üzere, yoğurt, proteinli beslenmeme, sıvı içimini arttırarak devam ettim.
En başta kovitin karşısında ağlamadan güçlü bir moralle dikilip, onu rahatsız ettiğim kesin...
Bu nedenle onu memnun etmediğim için bedenimden bugün gittiğine, iyice inandım.
Ama kötü konuk bende bir araz bırakarak gitti...
Benden en sevdiğim duyumu aldı da gitti!..
Koku duyumu!
Şimdi hiçbir kokuyu algılayamıyorum.
Oysa kokulara karşı çok hassastım.
Örneğin; bana özel parfüm kokum, sabun kokusu, duş sonrası saçlarımın kokusu, ev temizliğindeki zemin, çamaşırlardaki parfüm kokuları...
Bir de balık kokusu.
Kızartırken hele...
Ne çok severim onu...
Hiç mi hiç duyumsamıyorum...
En kötüsü de ne biliyor musunuz?
Yanık, doğalgaz, duman, vb kötü kokuları da duymuyorum!
İnşallah, fazla özletmeden geri alırım götürdüğü duyumu...
Olsun, beterin beteri var, diyerek;
Bununla da şükrediyorum Rab'bime...
Darısı bu kötü konukla tüm savaşanların başına...
Bu yazımı okuyan siz güzel insanlara sağlıklı mutlu bir gün diliyorum.
Emine Pişiren/ Kocaeli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder