Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

19 Ocak 2021 Salı

GÜVERCİN YÜREĞİM...(7 )


Sabah erkenden kalkmıştım. Kazdağlarının oksijeni beni yatakta tutmak istemiyordu. Yüzümü yıkadıktan sonra elime uzun bir süpürge alıp önce terasımı bir güzel yıkadım. Daha sonra tek tek tüm panjurların üstlerindeki yuvaları kontrol ettim. Güvercinler dinlenmekteydi sanırım. Ama ne yumurtalarını, ne de yavrularını görmüştüm. Belli ki dışarıda yemlenip, uykuya gelmekteydiler.
Annemin o sözleri tekrar beynimde yankılanmaya başlamıştı:
" Sakın kuş yuvalarına dokunma kızım. Yuva yıkanın yuvası olmaz..!"
Tam süpürgeyi onlara doğru sallayacaktım ki, vazgeçtim. Yavru var mı, yok mu, diye iyice emin olmalıydım.
Karşı komşum henüz uyanmamıştı. Ona sorabilirdim. Karşıdan panjurlarım daha net görünüyordu.
Alt kata indiğimde dünden açtığım kolileri yeniden ele aldım. Fotoğraf albümümden bir fotoğraf düşmüştü. Yerden uzanıp aldığımda mezuniyet günümüzde çekilmiş bir fotoğrafımdı.
Sinan'la tanıştığım yıllarımdandı.
İster istemez o son veda gününe doğru yolcu olmuştum.
...
" Neden Emine neden, bana hayır diyorsun?"
Dudağımdan çıkacak sözler aslında çok daha ağır olacaktı. Çünkü ortada ihanet vardı. Hiç de etik değildi. Onurum incinmişti. Sevmiştim Sinan'ı. Yutkundum. Onu kendi gerçeğiyle acıtacaktım.
" Adı nedir nişanlının?"
" Nevin. Niçin sordun?"
" Hiçç...Sadece merak ettim."
" Onu artık sevmiyorum Emine. Benim için sen önemlisin."
" Anladım. Hadi evlendik, diyelim. Bir dört sene sonra yaşamına başka bir kadın girecek ve sen ona aşık olacaksın. Beni sevmediğini ona söyleyerek..."
" Saçmalama!" Hiç olur mu, öyle şey?"
Seslice gülmüştüm.
" Şu an oluyor bile...Bak Sinan, bizde bir söz vardır. "
Mahcup mahcup sordu:
" Nedir?"
" Yuva yıkanın yuvası olmaz. Sen Nevin'le bir adım atmışsın. Kız sana vurgun. Onun hayallerini, umutlarını yakmaya hakkın yok. Lütfen bu son görüşmemiz olsun."
" Bunu bana yapma. Beni yarım bırakma ne olur!"
" Senin diğer yarın Ankara'da Sinan. Elveda!"
...
İlkin Hanım, hoş sohbetli lise çıkışlı iki çocuklu bir kadındı. Boş zamanlarımızda iki kadın baş başa verip kahve muhabbetleri yapardık.
Bir gün bana şu soruyu sormuştu.
" Emine Hanım, siz hiç aşık oldunuz mu?"
Ona buruk bir gülüş sunmuştum: Suskun halimi muzip muzip izliyordu.
" Anlaşılan yasak bölgeye giriş yaptım."
Hoşuma gitmişti sözleri.
" Hadi o güzel ellerinden taze köpüklü bir kahve pişir de içelim. Söz sana aşkın bana nasıl teğet geçtiğini anlatacağım."
" İstediğin kahve olsun. Hemen geliyorum."
Kahvelerimizi yudumlarken Sinan'la ilk günden son veda akşamına kadar geçenleri kısaca anlatmıştım.
İlkin ağlıyordu.
" Kızım ne bu hal yaa?! Keşke anlatmasaydım sana."
Gözlerini kapadı. İki eliyle ıslak kirpiklerini sildi.
" Yarım kalmış aşklar beni çok üzüyor be Emine Hanım. Keşke onunla evlenmiş olsaydınız."
" Güvercin yüreğim, kurulmaya başlamış yuvayı yıkmak istemedi canım."
O ısrarla sürdürdü:
" Ama o sevmiyormuş baksanızaa..."
" Hadi şu yüzünü yıka canım. Rimelin akmış..."
Onun daha fazla üstüme gelmesini istememiştim.
Ertesi gün mesai bitimine yirmi dakika kala madamda ki telefon çalmıştı.
Pansuman yapmaktaydım. İlkin Hanıma seslendim.
" Telefona bakar mısın İlkin'ciğim?"
İşim bitince ellerimi yıkayıp odaya döndüğümde İlkin Hanım donmuş gibi bana bakmaktaydı.
" Bu ne hal ya? Ne oldu? Kimdi arayan?"
Kekeliyordu.
" Şey...O...O... buraya geliyor..!"
" Kim geliyor. Konuşsana be kızım?!"
" Sinan Bey geliyor. Danışmadaymış. Sizin burada çalıştığınızı söyleyince telefonu bana verdiler."
Elim ayağım birbirine dolaştı.
"Ama bu imkansız!"
Sesli düşünmüştüm.
İlkin Hanım da heyecanlıydı. Daha dün konuşmuştuk. Anılarımın aktörü ile her ikimiz karşılaşacaktık.
Az sonra dışarıdali tahta merdivenlerimiz gıcırdamaya başlamıştı.
Geliyordu..!
Devam edecek
Emine Pişiren/ Akçay
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, şapka ve yakın çekim

Hiç yorum yok: