Bazı uzmanlar medyada maskenin zararlı/faydalı yönlerini anlatarak akıl rotamızı şaşırtmıştır.
Kime güveneceğimizi de bilemez olduk. Öyle kirli ki her şey!
3 gün önce semt pazarına gittim. Felakete tanık oldum!
İnsanlar sardalya kutusu gibi tıklım tıklımdı.
Birine değmemek imkansızdı!
Hele ki biz kadınların elleri tezgahlara dokunmamız olmazsa olmazımızdır!
Sürü psikolojisi işte...dedim kiiçimden:
"Aman sende Emine, nasıl olsa herkes ölecek! Bir sen mi sağ kalacaksın?!"
İnanın gerilen sinirlerime bu düşünce iyi gelmişti. Gevşemiştim.
İlk eylemim, tezgahlarda ki, renkli renkli " al beni" der gibi duran çaputlara dokunmak olmuştu.
İşte ne olduysa o an oldu!
Kumaşları karıştırınca havaya yükselen tozlar genzimi kaşındırdı. Üst üste hapşırık başladı mı, bende!
Hapşuuuuuuu!
Aa, o da ne!
Kimse bana çok yaşa demedi!
Ve kimse de hapşırmama şaşırmamıştı!
Belki de tek maskeli olan ben olduğum için rahattılar...
Bu durum çok ilginçti ama!
Çünkü oldukça rahattılar.
Yanımda küçük bir kız çocuğu da vardı. O da kumaşları çekiştirip dururken babası sesli düşünmekteydi:
" Annene işte giyinmesi için giysi almalıyız kızım. Hadi sen de seç!"
Hapşırığım geçince küçük kız çocuğuna dedim ki,
" Sen neden maske takmadın güzel prenses?"
Omuz silkti.
Babası yanıtladı:
" Maske aksesuar. Geçin siz bu soruyu. O virüsten bizi maske korumuyor ki!"
Biraz daha konuşsam, adam üzerime yürüyecek derecede öfkeli bakış atmıştı bana..!
Susmayı tercih ettim. Ettim, çünkü o adama diğer insanlar da eşlik etmiş, sözleri onaylanmıştı.
Neyse...
İnşallah kimse hasta olmaz da ben kafayı şu aksırma işine taktım vallahi!
Oysa, çok değil, bundan tam 3 ay önce Hindistan'da ulu ortada, hapşıran bir adamı linç etmişlerdi.
Hapşırmanın saatteki hızı 160 km imiş!
Havada yaklaşık 2 bin ila 5 bin virüs ve bakteri damlacığı bulunduğuna göre bir insanın Covit-19'a yakalanmaması mucize olurdu..!
Öyle değil mi?
Peki, o adama deseydim ki,
" Ben görevliyim. Çocuğuna maske takmadığın için sana şimdi 5 bin ₺ ceza yazacağım!"
Acaba tepkisi nasıl olurdu?
Yine bana öyle kötü kötü bakar mıydı?
Emine Pişiren /Kocaeli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder