Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

19 Nisan 2019 Cuma

AMAN HA!



Nüfusu kalabalık şehirlerde insanın başına her an, herşey gelebilir. Hele bu şehir 16 milyonu aşmış İstanbul ise, daha temkinli olmanız gerekir.
Örneğin, çantanızda fazla para ve kıymetli ziynet eşyası bulundurmak, çok tehlikelidir.
Hırsızlar, nasıl anlıyorlarsa sizi en tenhada kıstırıp, canınıza kast edebilir.
Benim iki kez para çantam çalınmıştı.
İlki otobüste, ikincisi Gülhane Parkında...
İnanın her ikisini de hiç fark etmemiştim. Zaten fark etsem ne yapabilirdim ki?
En çok da ikincisi bana dokunmuştu. İki çocuğumla dolmuşa binip eve gidecektim. Çantamı aradım, yoktu.

Çalınmıştı!
Mecburen dolmuştan gerisin geriye inmiştik.
 Hem sürücüden, hem de diğer yolculardan utanmıştım.

 İki çocuğumla  30 km uzaklıktaki evimize yürüyerek dönemezdik. O yıllar cep telefonu daha Türkiye'ye gelmemişti. Eşimi veya bize yardım edecek birini arama şansım, hiç yoktu.

Çaresiz yoldan geçen boş bir taksi çevirmiştim.
Eve varır varmaz komşumdan alırım, diye düşünüp biraz olsun içimi rahatlamıştım.

Eve geldiğimde, ne komşu evindeydi, ne de borç para alacağım birine tesadüf etmiştim.
Utana sıkıla durumu taksi sürücüsüne söyleyince, sürücü,

" Ben emekli öğretmenim, bu ikinci işim. Sizi anlıyorum. Lütfen size yardım ettiğimi farz edin. Bana borcunuz yok! Geçmiş olsun." Dedi ve gitmişti.

Bir insanın, hiç tanımadığı yolda kalmış birine yardım etmesi, ne güzel bir insanlık örneğidir.
...
Şimdi başka bir yolda kalma öyküsü okumaya ne dersiniz?

Hafta içi bir gün, evinden işine gitmek için aracına binen bir adam, Bostancı sapağını geçer geçmez, ona el kaldıran rahibe görünümlü birini arabasına aldı.

Ve kibarca nereye gitmek istediğini sordu. Arabaya binen kişi garip bir ses tonuyla;

"Ben Azrail’im, senin canını almaya geldim" dedi.

Aracı kullanan adam hiç beklemediği bu yanıt karşısında sesli bir şekilde kahkaha attı:

" Amma espri ha! Ne alem insansınız ya, bunca senedir sizin gibisini hiç görmedim. Azrail’in bir arabaya bindiği nerede görülmüş? " diyerek gülmeye devam eder.

 Azrail olduğunu iddia eden yolcu, sakinliğinden hiç bir taviz vermeden konuşur:

" Sen öyle san. 2 dk sonra bir yolcu el kaldıracak ve sen onu arabaya alacaksın," der.

Bu duruma hiçbir anlam veremeyen adam, ne olduğunu anlamaya çalışırken hemen ileride bir kişinin ısrarla ona el kaldırdığını görür. Ve istemsizce arabasını durdurup, yolcuyu arabaya alır.

 Ve dalga geçen bir ses tonuyla;

 “Merhaba, arkada oturan beyefendi kendisinin Azrail olduğunu iddia ediyor da...Sakin korkmayın!” der.

 Bunun üzerine arkasına dönen ikinci yolcu, yüzünde şaşkınlık ifadesiyle ona dönerek,

 “Pardon, siz sarhoş musunuz yoksa? Arkada ben kimseyi göremiyorum. Yoksa siz uyuşturucu mu aldınız? Halüsinasyon görüyorsunuz?” der.

Hemen ardından, arkadaki yolcu,

" Boşa çabalama, ben senin canını almak için geldim. O nedenle beni sadece sen görebilirsin. Sen duyabilirsin...

" Yanındaki yolcunun halen yaşayacak günleri var, bu nedenle o beni asla göremez. Şimdi sağa çek ve abdest alıp, son namazını kıl. Cenabet cenabet almayayım canını," der.

 Heyecan ve panik içerisindeki adam o an, öleceğine o kadar inanır ki, bir yandan ağlar, bir yandan da arabasını yolun kenarına çekip dışarıya çıkar.
Ve namazını kılmaya başlar.

Namazı bitirip kafasını kaldırdığında bir de ne görsün?! 40 yıl düşünseniz tahmin bile edemezsiniz.

Arabası çalınmıştı!

Siz siz olun,  aracınızla yolda seyir halindeyken, her elini kaldıran birine, yardım amacıyla durup, sakın aracınıza almayın!

Aman ha!

Başınıza iş açarsınız!

Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: