Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

6 Nisan 2019 Cumartesi

SİZİN KAÇ AYNANIZ VAR?




En son aynaya ne zaman baktınız?
Tıraş olunca mı?
Yoksa ruj sürerken mi?
Yoksa bir sivilcenizi sıkarken mi?
Ya da giyindiğiniz bir elbiseyi üzerinizde görmek için mi?


Evet, aynaya bakmak için mutlak bir nedenimiz olur. Ve hiçbir zaman o aynada kendimizi kötü görmek istemeyiz.
Aynalar rehberlerimizdir. Onlarla adeta yüzleşiriz. Kimi zaman olur, değil yüzleşmek, onlara bakmak bile istemeyiz.

Peki, ben size şu soruyu sormuş olsam:

"Bugüne kadar kaç aynanız oldu?"


İlk anda aklınıza ne gelir?

Durun ben tahmin edeyim:

Psikologlar, ruh bilimcileri hemen aklımıza gelir, değil mi?

Oysa, ilk aynamız annemizin gözleridir.
İkinci aynamız, toplumdaki karakterlerdir. Hani, dost, arkadaş, vs edindiklerimizin gözleridir.
Üçüncü aynamız, kendi gözlerimiz, yani acı tatlı edindiğimiz deneyimlerimizdir.

İşte sonuncu aynalara ara ara baktığımızda duygu labirentlerinde yol alırız. Edinimlerimizle karakterimizin şekillenip, oluştuğuna tanık oluruz.
Bir de herkesten sakladığımız bir aynamız daha vardır. Onu unuturuz da kimi zaman. Belki de yüzleşmek istemediğimiz için saklarız onu!
Ancak, ruhumuz nezle olduğu zaman ona bakma gereksinimi duyar veya onu hoş tutmak için bakmak isteriz. Ona ulaşmak için adres ararız.


Hangi aynadır bu?


"Kişilik" aynamızdır!

Onlar, kah kitaplarımızın yazarları, kah da ruhbilimcileridir.
Bize öz kişiliğimizin aynasını gösterirler. Bizi bize fark ettirirler.
Japon Psikoloji Profesörü İsamu Saito bu konuda "Kokoloji" adlı bir kitap yazmış. Sırf Japonya'da 7 milyon okurla buluşan bu kitap, dünya ülkelerinde okuma rekorları kırıyor.

Geçen gün kitaplığımın tozunu alırken 2 kitabı da elime geçti. Şöyle sayfaları karıştırırken tuttuğu aynalardan birine değdi gözlerim. Haydi birlikte göz gezdirelim mi?
...

"...Fırtına çıktı. Aniden bastıran sağanakta yürüyorsunuz. Son sürat koşsanız bile gideceğiniz yere beş dakika uzaklıktasınız. Aşağıdakilerden hangisini yaparsınız?
A- Büyük bir ağaç bulup yağmur dinene kadar altında beklerim.
B- Yağmurun ne kadar süreceğini bilemiyorum, bu yüzden gideceğim yere kadar koşarım.
C- Şemsiyesini paylaşabileceğim biri ya da şemsiye alabileceğim bir dükkan olup olmadığına bakarım.
D- Çantamda daima katlanabilir bir şemsiye taşırım, onu kullanırım.
...
"Fırtına hayattaki beklenmedik, kontrol edilemeyen güçleri temsil eder. Yanıtlarınız, sevdiğiniz bir arkadaşınızla tartıştığınızda nasıl davranacağınızı simgeler."


YANITLAR

A- Siz aranızdaki sorunları halletmeden önce karşı tarafın öfkesinin dinmesini bekleyenlerdensiniz. Onların istedikleri kadar bağırıp çağırıp içlerini boşaltmalarını izlersiniz, sonra da kendi bakış açınızı soğukkanlılıkla sunarsınız. Bazıları bunu akıllıca bulurken, bazıları sinsice bulabilir.
B- İçinizdekilerin hepsini döktüğünüz sürece kavganın sonunun ne olacağı umrunuzda değil. Sizce siz haklısınız ve tartışılacak bir şey yok. Sizin taktikleriniz arasında alma-verme yok. Eğer karşınızdaki öfkelenirse, siz daha çok öfkeleniyorsunuz. Eğer karşınızdaki bağırırsa, siz haykırıyorsunuz. Bu sizi tartışmak için çok uygun bir insan yapmasa da en azında nerede durduğunuzu anlamak çok kolay.
C- Karşıtlıklar ve tartışmalar size göre değil, bu nedenle kavga çıktığında bile siz daima karşı tarafı sakinleştirmeye çalışıyorsunuz. Ama ne yazık ki bu davranış bazen işleri daha da kötüleştirir. Zaman zaman durup fırtınayı göğüslemelisiniz.
D- Her suçlamaya verecek bir cevabınız, her yanlışınıza bir özrünüz olduğunu düşünüyorsunuz. Size göre bir tartışma, atışma yeteneğinizi bilediğiniz bir gösteri, ama bu tavrınız başkalarına kaypak, sahte ve bunaltıcı geliyor. Ama büyük olasılıkla bunun için de bir açıklamanız vardır.
...
Aynalardaki gülüşleriniz hiç solmasın.



Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: