Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

6 Nisan 2019 Cumartesi

KRİKO YANILGISI...




Hangimiz ilk gördüğümüz, ilk tanıştığımız birine karşı içsel sorgulamalar yapmadık?
Ve hangimiz, yanlış empati kurup yanılgıya düşmedik?
Mahkeme rafları hatalı düşünce ve önyargılar dosyalarıyla doludur. Hapishaneleri yazmak bile korkutucu geliyor bana. 

Çocuk aç ve bir avuç kuruyemiş çalıyor, karnını doyurmak için. Sonuç tutsaklık tabi.
Adam elektrik çarpmış bir kadına suni solunum yapıyor, yoldan geçenler "o anı" sosyal medyada paylaşıyor. Adamın karısı bu fotoları kanıt olarak mahkemeye sunuyor. Eşim beni aldatıyor, diye.
Tabi durum anlaşılıyor sonunda, ama adam bunu gurur yapıyor, boşanıyorlar. Keşke iki örnekte olduğu gibi kişiler, birbirlerini sabırla dinlenip, anlayış gösterselerdi. Böylece çocuk 10 yıl tutsak olmayacaktı, kadın da eşinden boşanmamış olacaktı.

Önyargılarımızın tutsağı oldukça anlayış, saygı, iyi niyet de firar eder gönüllerimizden. En doğrusu sabır ve hoşgörülü olmak. Ama nasıl?
Öfke, baldan tatlı değil mi? Tatlı olabilir, ama bizim de kriko sendromuna yakalanmama gibi bir tercihimiz olmalıdır.

Şimdi , "nedir kriko sendromu? Diye" merak edeceksiniz.
Bende bunu bir fıkrayla size zevkle açıklayacağım:

...Adam gece yarısı şehrin dışında otomobille giderken birden lastiği patladı. Güç bela otomobili kontrol altına alıp durdurdu.. Bagajı açtığında lastiği değiştirmek için krikosunun olmadığını fark etti.
O esnada uzakta bir ışık görür:

“Şansım varmış orada birileri hala uyumamış gider kapıyı çalar başıma gelenleri anlatır ve bana bir kriko ödünç verebilir misiniz diye sorarım. O da tabi ki neden olmasın al götür işin bitince getirirsin der.” diye düşündü…

Adam tam çiftçinin evine doğru yürümeye başlamıştı ki ışık söndü. Bu işe çok canı sıkılan adam kendi kendine söylenmeye başladı.

“Şimdi adam yattı, rahatsız ettiğim için kızacak. Ve belki krikosu için para bile isteyecek, bende bu yaptığınız hiç hoş değil insanlığa sığmaz ama size yine de bir dolar veririm” diyeceğim. O da “hem gece yarısı beni yataktan kaldıracak hem de bir dolar vereceksin ha? Ya beş dolar verirsin ya da gider krikoyu başka yerde ararsın!” diyecek diye düşündü.

Adam kendi kendine iyiden iyiye kızmıştı. Bahçe kapısına geldiğinde söylenmeye devam ediyordu.

“Beş dolar ha!? Sana bir dolardan daha fazla vermem. Hay aksi kör şeytan, şu aksilik olmasaydı kriko gerekmeyecekti. Yaptığın düpedüz dolandırıcılık!!”

Bu düşüncelerle evin kapısına varmıştı. Kapıyı hızlı hızlı vurdu. Çiftçi kapının üzerindeki pencereden başını uzatıp “kim o ne istiyorsun?” diye seslendi..
Adam durdu ve kapıya bir yumruk daha indirdikten sonra bağırdı.

"Seninde krikonun da canı cehenneme! Malın senin olsun istemiyorum!”
...

Ne vardı olumsuz düşünecek?
İnsan hali bu! Yolda da kalır, benzini de biter, kilosunu evinin garajında unutabilir.
O ne düşünürse düşünsün!
Sen yüreğini temiz tut ve varsın hayat sana ne sunarsa sunsun. O anı yaşa sen yeter ki...
Kriko sendromunu hep akılda tutup, acabaları bir kenara atalım ha, ne dersiniz?

Emine Pişiren/ Kocaeli


Hiç yorum yok: