Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

12 Nisan 2019 Cuma

O ÇANTA...(1)



Aralık sonuydu...
Genç kız nişanlısının yemin töreni için sabahın ayazında İstanbul'dan Balıkesir'e gelmişti.
Bir saat sonra nihayet isimleri okunan bölüğün aileleri içeri alınmıştı.
Genç kız ve bekleyenler şimdi de Nizamiyenin tören alanında titremekteydiler...

Soluk aldıkları hava, buz kesiği gibi burun kanatlarını açılıyordu. Tören başlar başlamaz bekleyen ailelerin uğultusu kesilmişti. Tüm gözlerle kulaklar, tören alanına pürdikkat kesilmişti.
Meydana bölük bölük giriş yapan erlerin hepsi birbirine benziyordu. Genç kızın yüzünde tatlı telaşlar okunmaktaydı. Mutluluk gözyaşlarından kızaran gözlerle, "acaba hangisi benim aşkım?" diye bakınırken bir çift gözün onu izlediğinden habersizdi.

Tam yanı başındaki genç adamın kendisini hayranlıkla izlediğinin farkında bile değildi.
Oysa genç adam bir buçuk saattir onu izlemekteydi. Yanı başındaki sarışın kızın çekim alanından kurtulamamıştı. Tüm cesaretini toplayıp onunla konuşmayı deneyeceği anda genç kız törenin coşkusuyla sıçrayıp durmaktaydı.

Vazgeçti. 

Kabanının iç cebinden bir kalemle küçük not defteri çıkarttı. Birkaç sözcükle telefon numarasını yazıp, genç kızın fermuarı açık çantasının içine bıraktı.

Birkaç ay sonra...

Aynı genç kız yine kalabalık içindeydi. Bu kez acıyla ağlıyordu. Gözkapakları ağlamaktan hem kızarmış, hem de şişmişti. Ay yıldızlı al bayrağa sarılmış nişanlısının tabutuna sıkı sıkı yapışmıştı. Dudaklarında hep aynı sözcükler çıkmaktaydı:

" Seninle daha yaşanacak çok hayallerimiz vardı. Bensiz nasıl gidersin?"

Birkaç ay sonra...

Genç kız bu kez evini başka bir şehre taşımak üzere nakliye kamyonu tutmuştu.
Kişisel eşyalarını toplarken dolapta eski bir çantası gözüne çarpmıştı. Çantayı alıp yatağının üzerine ters çevirip döktü.
Tam o sırada dörde katlanmış küçük bir kağıt parçası gözüne ilişmişti.

Devam edecek

Emine Pişiren/ Kocaeli


Hiç yorum yok: