Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

19 Nisan 2019 Cuma

SİZ HANGİ KALBE ŞİİR YAZDINIZ?



Bahar başına vurmuştu doğanın. Baksanıza, renkler bile sarıdan, beyazdan vazgeçmiş pembenin, kırmızının tonlarına dönüşmüş.
Kuşlar yuva kurma telaşında. İki kumru balkonuma yuva kurmuşlar.
Kumru hanımefendi, 2 yumurtayla kuluçkada...Ürkmesin diye bende ayaklarımın ucunda, usulca çıkıyorum balkona...

Kargalarla, serçelerde farklı bir telaş başladığını görmekteyim. Çifter çifter gagalarında çalı çırpı taşımaktalar, yuvalarina. Belli ki, onlar da kumrular gibi eş bulmuşlar. Yuva kurma telâşlarındalar...

Gökyüzüne çeviriyorum bakışlarımı. Kırlangıçları hala göremiyorum.

" Az kaldı, hava ısınınca gelirler..."
Diyorum, tahminimce...
Ve güvercin renkli bulutlarla kaplı gökyüzünden ıraklaşıyor gözlerim.
Eve giriyorum...

 Kitap okuma, isteğim ağır basıyor. Kitaplığımın rafında okunmayı bekleyen kitaplarımdan birini çekip alıyorum.
Sayfaları karıştırıp okumaya geçiyorum...

İlk satırlar bile burcu burcu aşk kokuyor.

"...Bana aşkı tarif etsene, diyorsun.
 Sen hiç doğuştan gözleri görmeyen birinin, elmanın rengini tarif ettiğini duydun mu?
Ya da yedi renkten hangi rengi sevdiğini?
Benim için de aşk işte aynısıdır. İnsan bilmediği, tanımadığı iki olgudan konu açılınca biraz düşünür.
Çünkü birinden korkar, diğerinde ise sanki bir karadeliğe çekilir gibi gözü kapalı ona doğru gider.

İlki ölümdür, ikincisi aşktır.
Murathan Mungan misali, bende aşka kapıyı değil açmak, aralık bile bırakmadım gönlümü. Kimbilir, belki de sol yanımı yormak istemedim.
Der ki yazarımız:

 "Aşk kapıyı çaldığında hemen açma kapıyı; bazıları çocuklar gibi zile basıp kaçıyorlar."

Ne güzel söylemiş. Şimdi bu yazımı okuyanlar, " Hiç aşktan kaçılır mı?  Aşk_olsun sana," diyenler çıkacaktır, belki de...
Olsun...
Aşk, değil sevgi olsun gönlümde.
Zira sevginin hiç yan etkisi yoktur.
Ben sevdim. Sevgim de uzun ömürlü çıktı. Tam 40 yıl. Hiç de pişman olmadım.
Çünkü, sevgi sevdiğine sahip çıkıyor.
Çünkü, sevgi sevdiğine karşı sorumlu oluyor.
Çünkü sevgi, sevdiğine vefalı, şevkatli, sevecen, sabırlı davranıyor.
Hatta en güzel duygularla sevdiğine özlemle, sımsıkı sarılıp, onu koruyor."
...
Adamın birine yakın dostları sormuş:

" Gençsin, yakışıklısın, zeki ve akıllısın. Aynı zamanda kariyer sahibisin, paran, malın mülkün de var, ama hala evlenmiyorsun!
Ya sende bir sorun var, ya da kadınlarda galiba. Neden evlenmiyorsun?"

O da önce gülmüş, sonra onları kırmamak için öylesine;

" Haklısınız. Aradığım özellikte diğer yarımı tamamlayacak birini bugüne kadar göremedim." Der ve ekler:

" Benim diğer eksik yanımı kapatacak birini tanıyorsanız, haber salın, hemen evleneyim onunla," der.

Tabi yakınları hemen girişirler ona kız aramaya. Birkaç gün sonra bütün şehire yayılır bu durum. Ve gelin adayları tek tek yakışıklı adamın ofisine doluşurlar.
Genç adam bir şart koşar. Gelin adaylarını "yol" testine tabi tutacaktır.
Test şöyledir. Yan yana kalabalık bir kaldırımda birlikte 10 dakika yürüyecek, genç adam, bir soru soracaktır. Eğer, aldığı yanıt istediği gibiyse, genç kız seçilmiş olacaktır.

Yüzlerce genç kızdan sadece sıradan birini beğenir, genç adam. O kız da ne güzel, ne de kariyer sahibidir.
Üstelik iyi giyimli olmadığı gibi, sıradan bir çiftçinin fakir kızıdır.

Yakın dostları, çok şaşırırlar.
"Neden manken gibi güzel, kariyerli, zengin genç kızlardan biri değil de, sıradan bir çifti kızını seçtiğini?" merakla sorarlar.

Genç adam anlatır:

" Yol testimde, adaylarıma sezdirmeden hep aynı soruyu sormuştum. Çifçi kızından başkası testimi geçemedi."

" Ne sormuştun?"

" Neden beni evlenmek için seçtin? Oysa tüm servet, para arkadan gelmekte olan abime aittir. O benden daha zengin ve benden daha yakışıklı. Onunla evlenmeye ne dersin?"

Arkadaşları daha da merakla;

" Ee, senin abin yok ki, neden böyle bir soru sordun ?"

" Evet, yok. Diğer kızların hepsi başını çevirip arkaya baktılar. Sadece seçtiğim kız bakmadı. Ve 'servet ve güzellik balon gibidir. Çabuk söner, birbirimizi tanıyalım, birlikte çalışır kazanırız' dediği için o kızı seçtim. Onunla evlenirsem, gözüm arkada kalmayacaktır."
...
Güven duygusu, sevginin en has içeceğidir. Ama aşkın değil.

İlk aylardan sonra, aşkın bağımlılık yapan olumsuz yan etkileri gönülde çimlenir.

Bencillik, güvensizlik, kıskançlık, uykusuzluk, tutsaklık, iştahsızlık, dikkat kaybı, vs...
Ama sevgi, tam tersidir.
Anlayışlı
Şevkatli
Sevecen
Sadık
Sorumlu
Hoşgörülü
Özgürlük sunar sevgi.
Vefalı olduğundan ömrü uzundur.
Aşk, öyle mi?

O şöyle der bencilce:
" Benim imza attığım kalbe kimse şiir yazamaz!"

Sevgi, öyle bir imza atar ki, değil şiir öykü, roman bile yazar, baskısı binleri geçer. Ve ömür boyu çıkar. "
...
Susamıştım.
Kitabın ayracını, kitabın arasına sıkıştırıp kalkıyorum koltuktan.  Kitabı usulca bırakıyorum sehpanın üzerine. Tam o sırada soluksuz okuduğum kitabın yazarına değiyor gözlerim. Seslice okuyorum yazarın adını:

" Emine Pişiren"

Hep sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok: