Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

12 Nisan 2019 Cuma

BANA TAKMA DİŞLERİMİ KOYACAĞIM BİR KAP VER KIZIM.




Yaşlı adam yüksek sesle mutfaktaki kızına seslenir.

"Kızımmm... takma dişlerimi hangi kaba koyayım? "

"Baba sana kaç defa dişlerin için kap verdim, onlara koy."

"Kızım, ne zaman istedim de, sen ne zaman verdin? Hem versen odamda olurdu. Aha, işte masamda olurdu. Bak yok işte. Yok ki senden dişlerimi koyacak bir kap istedim."

Kızı sağı solu bakışlarıyla tarar; elleriyle de öylesine aşağı yukarı dokunup küçük odayı kolaçan eder. Sonunda anlam veremediği yeni gelişen bu durum karşısında başını kaşır. Kaşları alnına doğru yay gibi gerilir ve sonunda aramaktan vazgeçer.

"Aman Baba, verdiğim onlarca kapları NERELERE sakladın, ben nerden bileyim? Sen önce onları bul. Sanki yer yarıldı içine attın."
Babasının alıngan bakışlarında çocuksu bir kırılganlık yakalayan kadın; gülümseyerek babasına göz kırptı:
"Sakın o kapları yemiş olmayasın, ha babam?"
Bu kez baba yetişkin bir adamdı; köpürdükçe köpürdü:

"Kızım şimdi bana o kapları, yediğimi falan mı sanıyorsun? Sen dur, hele orada öyle!"

Yatağındaki bastona uzandı.

" Aman babaa...Sende espriden anlamıyorsun ha!" Şimdi dilinle dudakların freni de tutmaz artık."

Baba eline aldığı bastonu havada sallar.

" Ne freni yahu? Şimdi de beni arabaya mı benzettin? Gel sen hele şöyle yanıma, gel hele! Sen baba dayağı yemedin daha. Şimdi görürsün senn!"

Genç kadın tehlikeyi fark eder etmez, daha fazla dayanamaz, odadan kaçar gibi çıkar. Kapıyı kilitlemeyi de unutmaz. Mutfağa geçer.
Yüksek şekeri ve kolestrolü olan biricik babasına sebze yemeği pişirecektir.
Yaşlı adamın yüksek sesle ilenmesi ve şikayetleri mutfağa kadar gelmektedir.

" Bir de bana; sen kız babası olduğun için şanslısın, diyorlar. Şimdi gelsinler de bir bana sorsunlar! "
"Hıh! Kurtlar kocayınca köpeklerin maskarası oluyormuş!"

" Ne vardı yani? Bir kap getireydim babana; Bir yerin mi eksilirdi, ha?"

" Şuna bak ya. Dişlerim elimde kaldı. Babasına bir kabı esirgiyor. Evlât yetiştir sonra da iftira etsin babasına bir de."

" Yahu, ben daha bunamadım. Aklım da başımda. Yemek dururken, dış kabı yendiği nerede görülmüş?"

"Ah ahh! Beni ardında bırakan annen yaşasaydı, böyle mi olurdum ha! O kadıncağız bir dediğimi iki etmezdi. O bana çok iyi bakardı. "

Yaşlı adam, az soluk aldı. Cebinden dörde katlamış olduğu mendili çıkartıp burnunu sildi. Sonra da özenle yine dörde katladı.Mendilin uçlarıyla nemli gözpınarlarını, yavaşça dokunarak sildi.
50 yıllık eşini 6 ay önce yitirmişti. Belli ki dün gibi hatıraları belleğinden yuvarlanmıştı.
Yaşlı adamın kızı, uzun bir süre babasından ses çıkmadığını fark edince; yine telâşlanmıştı. Koşarak babasının kaldığı oda kapısına gitti. Cebinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtı.
"Alzheimer teşhisli" babası yerde boylu boyunca uzanmıştı. Bir eli sol göğsüne doğru uzanmıştı. O eli sıkı sıkıya yumuluydu. Diğer elinde takma dişleri vardı.
Yaşlı adamın kızı panikle yere diz çöktü. Göğsünde sıkı sıkıya kapalı eline uzanıp tuttu. Babasının bileğinde nabzını parmak uçlarıyla dokundu. Annesinin fotoğrafı, babasının sıkılmış avucundaydı. Dokunduğu bilekte ise, artık nabız atmıyordu.
O anda öyle bir çığlık yükselmişti ki evden. 

" Babammm! Babacımmmmm!"

Sokaktan geçen yolcuları durdurnaya yetmişti bu çığlık!
Genç kadının yürekleri dağlayan, feryadı, apartmana ve sokağa yayıldı.
Tam o sırada alt kattaki kadın da çığlık çığlığa bağırmaktaydı. Sıra sıra evlerin pencereleri, " Kim ağlıyor, kim bağırıyor?" Diye açılmaya başlamıştı.
Çığlıkla acı, öfkeyle hınç havaya yükselmekteydi!

" Vallahi bıktım, şu üst komşulardan!

Bıktım balkon temizlemekten. Bu ne ya! Dünyanın plastik kapları balkonuma atıyorlar. Çağıracağım şimdi zabıtayı. Yesinler de cezayı anlasınlar bakalım. Her gün komşunun balkonuna çöp atmanın ne demek olduğunu görsünler bakalım. Bu ne ya! Balkon değil sanki çöp kovası"
Az sonra sirenleri çala çala 112 Acil ambulansının sireni havadaki üç feryadı bastırmıştı!

Evde diz çökmüş bir genç kadında ;
" Keşke sana yine bir kap getireydim babamm...Beni bırakıp nereye gittin babamm?" Diye ağıt yakıyordu...

Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: