Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

6 Nisan 2019 Cumartesi

İYİ Kİ...




Bir filmde izlemiştim: Çok gelişmiş bir gezegenden uzayda seyreden uzay aracı arıza yapıyor dünyamıza zorunlu iniş yapıyor. Uzay aracında tek kaptan vardır. Ve filmin ilerleyen karelerinde uzaylı, dünya lisanını öğreniyor, gazeteci güzel bir kadına aşık oluyor. Kadın ona dünyayı ve insanları anlatıyor.

Düşünceleri okuyan uzaylı adam; gazeteci kadına doğru, yanlış davranan insan örnekler sunarak, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlatmaya çalışır.

İlk örnek, 75 yaşındaki bir adam lüks restoranda kendisinden 5 yaş küçük eşiyle oturmaktadır. Garson ne arzu ettiklerini sorunca, yaşlı kadın utana sıkıla çilekli dondurma istemişti. Siparişler verilir, kadının kocası hemen geleceğini söyleyip restorandan çıkmıştır.
Fakat aynı adamı dilenirken görüyoruz bir başka karede. Beni asıl şaşırtan adam rastgele birinden para isterken, " borç" olarak istemesiydi.
Daha sonraki karede uzaydan gelen yabancı şöyle açıklama getiriyor.


" Şu yaşlı adam dilenci veya dolandırıcı değil. Aksine onurlu ve dürüst biri. Ameliyatla tedavi olmuş eşine ne istediğini soruyor. Eşi de çilekli dondurma canı çektiğini söyleyince, onu şu pahalı restorana getiriyor.
Menü listesi çok yüksek fiyatlı tabi. Eşi, garsondan çilekli dondurma ister. Adamın parası çilekli dondurmayı ödemeye yetmez. Eşine söylese olmaz. O da onurunu kırıp insanlardan borç istedi."


Tabi gazeteci kadın inanmaz. Yaşlı adamı takip eder.
Uzaylının haklı olduğunu görür.
..
Toplumun içinde daha nice örnekleri görmek mümkündür. Hayat birimize cömert davranırken bir diğerimize nekes olabiliyor.

Hikayelerden biri yine bir lokantada geçer.
Adamın biri anlatıyor:
"Ben lokantada oturmuşken telefonla konuşan bir adam birden sevinç çığlıkları atmaya başladı.
Konuşmasını bitirdikten sonra garsona:


"Burada olan herkese benden pilav üstü döner ver! 18 yıl aradan sonra baba olacağım!"

Bir kaç gün sonra aynı adamı sinemaya giderken elinde 3-4 yaşında bir çocukla bilet kuyruğunda gördüm.
Çocuk ona "baba" diyordu. Adamın yanına gidip o günkü işinin hikmetini sordum.

Adam utana sıkıla olayı anlattı.

"O gün yan masada yaşlı bir çift vardı. Yaşlı kadın menüye baktıktan sonra eşine “keşke bu gün pilav üstü döner yiyebilsek” dedi.

"Kocası da hanımının yanında utanarak ancak çorba alacak paralarının olduğunu söyledi. Bunu duyunca başımın üstüme kaynar su dökülür gibi oldu.


"Bende o yapmacık telefon konuşmasıyla onlara pilav üstü döner almak istedim."

Ben adama:

"Peki niye herkese yemek verdin?"

Diye sordum. Adam ciddileşerek:


" Ben bütün malımın gitmesine razıyım ama bir insanın izzeti nefsinin rencide olmasına razı değilim. Eğer o yaşlı çifte açıktan yardım etseydim belki de çok mahcup olacaklardı.
O nedenle de böyle bir yöntemi tercih ettim."
...

Hep deriz, " iyi insanlar iyi ki varlar," diye.

Bende şimdi diyorum:


İYİ Kİ VARLAR!

Aksi halde dünya onlar olmadan çok eksik kalacaktı.


Emine Pişiren/ Kocaeli


Hiç yorum yok: