Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

12 Nisan 2019 Cuma

ESKİ BİR MEKTUPTU...(3)




O gece sabahı dar etmiştim. Kader Otobüsü, adlı kitabı okurken yaşadığım anla hikayenin örtüşmesi sanki bir dejavuydu.
İşe gitmeyecektim. Akşam haberlerde, yoğun kar yağışı nedeniyle tüm resmi işyerlerine bir gün kar tatili vermişti hükümet.
Sanki gökyüzünden bir el değiyordu kaderimin güzergahına.
Akşamı düşündüm vapurda. Elimdeki kitabı duygulanarak bitirmiştim. Ve bu kitapla birlikte mektup bugün gerçek sahibine tam 41 sene sonra benim elimle ulaşacaktı.
Allah'ım ne çok heyecan içindeydim. Sanki kutsal bir görev üstlenmiştim.
Evimle vapur iskelesine yürüyerek gidecektim. Kar ulaşımı felç etmişti. Dünkü gibi trafikte saplanıp kalmak istemiyordum.
Siyah lastik kar çizmelerimi giymiştim. Çizmemin tabanı araba lastiği gibi kalın ve kaldırmaz tabanlıydı. Hızlı adımlarla Karaköy'e tam 25 dakikada ulaşmıştım.

Fikriye Hanımla Kadıköy'de buluşacaktık. O nöbetten çıkıp rıhtımdaki bir pastanede buluşacaktık.

Pastaneye girer girmez gözlerim onu aradı. 15 dakika gecikmeyle ancak gelebilmiştim.
Pastanenin uzak köşesinde gördüm onu. Tek başına oturuyordu. Zaten o yaşlarda başka kimse de yoktu sabahın bu saatlerinde...

Gümüş saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadına yaklaştım.

" Fikriye Hanım... Merhaba ben Mine..." dediğimde öyle heyecanlıydı ki.
Karşımda gözlerinin içi ışıl ışıl gülen, yanakları hala pençeleşen bir genç kız vardı sanki...
Ayağa kalktı. Hemen elimi sıkıp yanaklarımdan öptü. Sonra da bana, yer gösterdi, sandalyeyi çekip.

" Merhaba. Bende Fikriye Ablan canım...Hoş geldin. Gel otur şöyle..."

Anlattım olanları ona. Kitabı çantamdan çıkartıp uzattım ona. Mektup da kitabın arasındaydı.
Elleri titreyerek aldı kitabı. O anda gözlerindeki ışıltı yitmiş, kızarmıştı. Yutkunmadı sıklaşmıştı. Bir eliyle göğsünü tutup, diğer eliyle kitaba sanki bir mucize gerçekleşmiş gibi bakmaktaydı.
O ana ben ve zaman tanıktı.

" O benim ilk ve son aşkımdı..." diye başladı cümlesine...
Ve ben tam 41 sene önce yaşanmış bir aşk hikayesinin nasıl yarım kaldığını öğrenecektim az sonra...

Elini tutup, sevecen bir sesle konuştum:

" Fikriye Hanımcığım, önce okuyun mektubunuzu. Sonra bol bol sizi dinleyeceğim."

Dedim ve garsondan sıcak 2 sahlep istedim.

Devam Edecek

Emine Pişiren/ Kocaeli

Hiç yorum yok: