Merhaba Gönül Sayfama Hoşgeldiniz


Bu Blogda Ara

12 Nisan 2019 Cuma

KADIN VE KÖPEK...



Demek ki, bazen insanları uyarmak gerekiyormuş: Hatta ve hatta; hatalı bir davranış gördüğümüzde.
"Aman sende, bana Ne! "
"Bu dünyayı ben mi düzelteceğim? Zaten çivisi çıkmış..."
" Bana dokunmayan bin yıl yaşasın!"
" Burası Türkiye..."
Gibi...gibi sözcükleri içine yutmamalı insan. İçe atılan olumsuz duyguların hazmı çok zordur. O duyguların posası da strestir.
Sanırım, bir iki ay öncesinde yine bir anı yazımla sizlerin karşısındaydım. Hani köpeklerin çiş eğitimiyle ilgiliydi. Bazılarınız, eleştiri oklarını fırlattı durdu, bana.
"Hayvan düşmanı,"
Gibilerinden yargısız infaz yaptı kimileri...
Oysa beni yakından tanısanız, böylesi olumsuz oklar fırlamazdınız. Zira sıkı bir hayvanseverim. Hem de nasıl yürekten severim bilseniz... özellikle o sokak hayvanlarının masum bakışlarına değince gözlerim...eririm...eririm...
Sol yanımdaki buzlar kırılır, erir de erir işte...O anı size nasıl anlatsam ki?
Hani içinizden birini öpesiniz gelir de tutarsınız, ya kendinizi...

Gülüşlerinize yansır sevginiz, şevkatiniz...
İşte öylesi bir duygu rengidir onlara bakışım...
Hatta, o zeytin rengi burunlarına buseler kondurasım gelir. Onlar da sanki sezerler, duygu renklerimi ki, hemen sırt üstü yere uzanıp; " sev beni" der gibi yerde yuvarlanıp dururlar.
Neyse efendim, sözü kısa keseyim:
Bu sabah 17 Ağustos Değirmendere Spor Tesislerinde yine yürüyüşteyken tesadüf ettim: Paylamış olduğum o sarışın köpekli bayana...
Bu kez tasma geçirmişti o tatlı Golden köpeğinin boynuna. Çekiştirip duruyordu.
Gözümden kaçmayan bir şey de hanımefendinin elinde naylon bir poşetin olduğu idi... İçi de köpeğinin büyük ee'si ile doluydu. Yine yürüyüşteydiler belli ki...
Yanımdan geçtiklerinde, ona "Merhaba," deseydim keşke, diye kendimi eleştirdim. Neyse...

Turumu tamamlamıştım ki, yine karşıma çıkmışlardı. Bu kez farklıydı. Golden yüzüme baka baka tam da yürüyüş kulvarının ortasına büyük çişini yapıvermişti!
"Eyvah ne yaptın sen!" Dedi sarışın kadın. Akabinde köpeğini tasmasıyla birlikte bağladı, elektrik direğine... Daha sonra az ilerideki ekmek fırınına doğru koşturdu. Belli ki poşet alacaktı fırından.
Tabi bende o utanmasın, diye farkında olmamış gibi bir tur daha uzattım yürüyüşümü.
2 ay öncesi o insanı; köpeğini serbest dolaştırıyor, çişini kulvara yaptırıyor, diyerek eleştirip sözel kırmıştım. Ne yalan söyleyeyim, o anı anımsayınca, şimdiki anla piştilemiş, içim burulmuştu!
Demek işe yaramıştı eleştirim. Susmamak, tepki vermek doğamızın uzlaştırıcı yönünü de kışkırtıyormuş.
Bu sabah tanık oldum bende...
Belki onunla ileride dost da olabilirim. 
Kim bilir!
" En kötü tartışmalardan en güzel sonuçlar çıkar!"
Demiş ya uzakdoğulu bilgeler...

EmineP/ Değirmendere

Hiç yorum yok: